Bazen gördükleriniz çok sinir bozucu olsa da huzur kaçırmamak için katlandığınız oluyor mu? Peki “katlanmak” yerine olduğu gibi kabul etmeyi denediniz mi? Aşağıda gördüğünüz  fotoğraftaki benim annemin koltuğu; yeni, bal rengi, güzel bir modeli var. ”Kılıf alalım kızım.” dedi, aldım. Sonra kılıfları kirlenmesin diye de üzerine  örtü örttü. Böyle acayip bir şekilde duruyor salonda koltuklar. 





Olanı olduğu gibi kabul etmek en zor şey hayatta. 35 yaşım için ne büyük öğreti. Bu konu hakkında kendimle çok mücadele ediyorum. Eski ben olsam;  “Ya anne Allah aşkına ev darma dağınık gözüküyor, bu ne böyle gözünü seveyim kaldır bunları ya, insan vallahi gelmek istemiyor böyle görüp siniri bozulmasın diye ....” der, daha  birçok şey söyleyerek en sonunda örtüleri kaldırıp tartışmanın fitilini ateşlerdim. 

Onun öyle sevmesi, öyle oturmayı tercih etmesi duygusu son derece anlamazdı çünkü. İnsan evini böyle pazar yeri gibi saçma sapan hallere sokar mıydı? Ruhum daralıyordu salona girince, çünkü her koltukta koltuk örtüsü üzerinde başka bir örtü vardı ve salon kesinlikle göz yoruyordu. 

Artık bu salona girdiğimde gözlerim yorulmuyor, sinir de olmuyorum. Eskiden olduğu gibi evi hallaç pamuğu gibi yapıp, eşyaların hepsini fırlatıp atmak gelmiyor içimden. Olanı, oluğu gibi kabul ediyorum. Annemi seviyor muyum? Evet, hem de aşırı seviyorum. Peki insan sevdiklerinin seçimlerine -hayati bir risk taşımıyorsa eğer- saygı duyması gerekmez mi? 

Bu soruyu ilk Dr. Özgür Bolat’ın “Anne Baba Okulu” eğitiminde sormuştum kendime “Değiştiremediğim şeyler neden sinirlerimi bozuyor? Neden sürekli "karşımdakinin iyiliği kisvesi" altında birçok şeyi değiştirmek istiyorum? Bunlar gerçekten onların iyiliği için mi yoksa kendi kişisel çözümsüzlüklerim içim mi yapıyorum? 

Aldığım cevaplar çok enteresandı. Özgür hocaya “Annemin milyon tane yeni ve güzel kıyafeti olmasına rağmen uzun zaman yıkayıp yıkayıp aynı şeyleri giyiyor. Onun sanki yokmuş gibi böyle gezmesi hoşuma gitmiyor. Alamıyor olabilirdi, bu da çok normal ama alıp giymemek çok sinir bozucu değil mi? Onun kendine bakmasını istiyorum sadece!” demiştim. Aslında burada doldurmaya çalıştığım benim toplum tarafından kabul görme ihtiyacımmış. Mükemmelliyetçi yapım -ki öyle olduğunu sanmazdım- ve toplumda kabul görme ihtiyacım yüzünden annemin benim istediğim gibi giyinmemesi benim sinirlerimi bozuyormuş. Aslında “O benim annem ve böyle mutlu.” diye düşünüp onu olduğu gibi kabul etmek esas çözümmüş. Çünkü gerçek sevgi koşula bağlı olamazmış. Beni de herkes annem saçma sapan giyinse de ya da eski püskü giyinse de -ki böyle yapmıyor ama misal verdim- o şekilde sevmeli diye düşünmeliymişim. Hatta herkes beni sevmek zorunda değil bunu da kabul etmeliymişim. 

Sonra “Peki bu durum hayati bir sıkıntı yaratabiliyorsa?” diye sordum Özgür hocaya. “Mesela?” dedi. “Mesela annem kafasına göre tansiyon ilacı alıyor, doktora gidip ilacını değiştirmesi lazım, tansiyonu ilaca rağmen dengelenmiyor ve asla doktora götüremiyoruz!” dediğimde “Anneniz sizden ilgi görebilmek için, bu ihtiyacını doldurmak için belki de bir çocuk gibi yapması gereken esas şeyleri ilgiyi üzerine toplamak için yapmıyordur!” demişti. Sarsıcı değil mi? Ben sarsılmıştım en azından. 

Çocuklar ya da yaş almış yetişkinler, yaş ne olursa olsun insan hayatının bir döneminde aslında olmak istemediği biri olabiliyor. Bu hayatını zora soksa bile! Hiç birimiz olmak istediğimiz gibi değiliz ya da karşımızdakiler de öyle değil. Ama olanı olduğu gibi kabul edebiliriz, en azından bunun için çabalayabiliriz. 

Biz eskisi kadar anne kız kavgaları yapmıyoruz, hatta nadiren tartışır hale geldik desem yeridir.  Çünkü çabalıyorum. Ben çabaladıkça o farkında olmadan değişiyor. Tıpkı zaman zaman uyumlu bir ilişkide olamadığımız, çocuklarımızın biz kendimizi değiştirdikçe daha iş birlikçi olmaları gibi. 

Dedim ya; artık salona girince koltuk örtüleri sinirlerimi bozmuyor, salon gözümü yormuyor çünkü ben annemi seviyorum o da sevdikçe değişiyor. Çünkü insanın zorluklarla geçen annesiz bir çocukluğu olması, ilk aldığı eşyalarını zorluklarla elde etmesi, babası ve ablasının peş peşe gitmesi sonucu koca dünyada yapayalnız kalmış olma hissi vb. daha birçok şey onu çeşitli acayiplikler yapmaya itebiliyor. Ya da o şeyler bana acayip gelebiliyor çünkü ben de o annenin yetiştirdiği bir çocuğum. Bazen çok daha derini gördüğümde kimseye kızamaz hale geliyorum. Çok hümanist olduğum söylenemez ama derini görmeye çabaladığımdan beri eski asabi hallerimin kalmadığı söylenebilir. 

Ben olanı görüp, anlayıp, kabul etmeyi seçtim.. Çünkü insanları değiştiremezsiniz, değişmelerini beklemeden kabul edersiniz ve onlar değişirler. Yeni yılda ve yeni yaşım yaklaşırken dileğim; beni de olanımla değil olanımın arkasındakini gören insanlarla karşılaştırsın rabbim.. 


Tüp Bebek Nedir, Nasıl Yapılır?

Tüp bebek; bir yıl süresince normal cinsel ilişki ile gebelik elde edemeyen çiftler için hazırlanmış, tıbbi teknolojiler kullanılarak uygulanan yardımcı üreme yöntemlerini kapsar. Yumurta ile spermin laboratuvar ortamında döllenmesinin sağlandığı ve deneyimli embriyologların özel şartlarda oluşturulduğu bir dizi yöntemden oluşan tüp bebek işlemleri, çiftlerin sağlıklı bir gebelik elde etme oranlarını önemli miktarda arttırmaktadır.





1 ) Tüp bebek tedavisi hakkında genel düşünceler nelerdir?

Tüp bebek uygulamalarındaki döllenme aşaması; doğal gebeliğin oluşmadığı durumlarda, laboratuvar ortamında yumurta ile spermin bir araya getirilmesidir. Tüp bebek tedavisi ilk uygulamaya başlandığı zamanlarda ön yargılara maruz kalan bir yöntemdi. Anne ve baba adayları en çok yumurta ya da spermlerin karışmasından ya da dini anlamda etik olmadığını düşündükleri için bu yöntemden uzak durmaktaydı. Bunların gerçekliği yansıtmamaktadır. Tıbbi olarak yapılan doğru bilgilendirmeler ile bu tip düşünceler artık değişmiştir. Tüp bebek yöntemi modern toplumlarda çocuğu olmayan ailelerin de ümit dünyası olmuştur.

Günümüzde, tüp bebek tedavisi en önemli üreme yöntemlerinden biri haline gelmiştir.

2 ) Tüp bebek tedavisi nedir?

Tüp bebek tedavisi; kadın üreme hücresi ile erkek üreme hücrelerinin laboratuvar ortamında birleştirilmesi ile döllenme sağlanması, döllenme ile oluşan embriyolar anne adayının rahmine yerleştirilmesidir.

3 ) Tüp bebek tedavisi kimlere uygulanabilir?

Tüp bebek tedavisi bazı endometriozis çeşitleri gebeliğe engel olduğunda, nedeni bilinemeyen kısırlık durumlarında, her iki tarafın da üreme organlarındaki fonksiyon bozuklukları durumunda, doğuştan genel üreme anomalilerinde, alt yöntemlerle gebelik elde edilemediğinde, immünolojik kısırlık durumlarında uygulanabilir.


4 ) Döllenme süreci nasıldır?

Döllenme tamamen laboratuvarda gerçekleşir. Spermler yumurtaların yakınına bırakılıp, spermlerin kendi kendilerine yumurtanın içerisine girip döllemeyi gerçekleştirmesinin beklenmesi şeklindedir. Buna klasik tüp bebek-IVF işlemi denir. Ayrıca mikroskop desteği ile, spermin bir pipet yardımı ile direkt olarak yumurtanın içerisine aktarılması ile döllenmenin gerçekleşmesine de mikroenjeksiyon denir. Özellikle mikroenjeksiyon yöntemi, sperm sayısının çok az olması ve hatta menide hiç sperm bulunmaması durumunda uygulanan devrim niteliğinde bir yöntemdir.

Tüp bebek uzmanları, hangi yöntemi uygulayacağını, çiftlerin durumlarını inceleyerek belirler.

5 ) Tüp bebek tedavisinde hangi ilaçlar kullanılır?

Tüp bebek tedavisinde, kadının yumurtlamasını desteklemek için özel ilaçlar kullanılır. Yumurtlamanın tetiklenmesindeki amaç, embriyoyu meydana getirmek için aday olan çok fazla sayıda yumurta üretebilmektir. Hamilelik oranları, bir embriyo yerleşimi meydana geldiği zaman, ortalama %10, 3 tane embriyo yerleştirildiği zaman ise, %40 ile %50 civarındadır. Ancak ne kadar embriyo transfer edileceği hastanın yaşına ve geçmiş öyküsüne bağlı olarak uzmanlarca karar verilmesi gereken bir durumdur.

Döllenen yumurtalar, embriyo haline gelir. Gelişen embriyolardan seçilenler,  rahmin içine aktarılır. Bu işlem rahim içerisine rahim ağzı yolundan ince bir kateter yardımıyla yapılır. Sonrasında, kadınların yaklaşık %50’sinde hamilelik durumu gözlemlenir. Ancak ortaya çıkan bu hamileliklerin maalesef bir kısmı düşük ile sonlanmakta ve çiftlerin, uygulama başına yaklaşık % 40 civarında çocuk sahibi olabilme durumları gözlemlenmektedir. Bu oran, yapılan birçok tedavi sonucunda ortalama % 70 ile %80 civarına çıkabilmektedir. Bu ortalamanın haricinde geride kalan % 20 ile % 30'luk böm -modern tıbbın bütün olanaklarının kullanılmasına rağmen- bebek sahibi olamamaktadır.


6 ) Tüp bebek tedavisinde hamilelik kesin denebilir mi?

Tüp bebek tedavisi hem maddi, hem de manevi açıdan ciddi oranda fedakârlık gerektirir. Ancak %100' lük net bir başarı, maalesef ki söz konusu değildir. Bu başarı oranını sağlayacağını garanti eden tüp bebek merkezleri konusunda dikkat etmek gerekir. Tüp bebek tedavisinin başarısı anne adayının yaşı, yumurta rezervi, kullanılan tedavi yöntemleri, doktorun uzmanlığı ve deneyimi, embriyolog tecrübesi gibi çok fazla etkene bağlıdır.



Kaynaklar:



MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.