İnsanoğlunun varoluş sebebi yemek yemek. İlk çağlarda başlayan "Yaşamak için ye." kültürü günümüzde çok daha farklı boyutlarda. Çok eski çağlarda yerin altında minik bir ateş yakma alanı ve birkaç büyük taştan yapılmış oturma bölümü olurmuş fakat günümüzde içinde tüm gün yaşanılası mutfaklar var. Daha çok bayanların kullandığı mutfaklar artık becerikli erkekler içinde bir hobi alanı. Çoğu bayanın öncelikli tercihi rahat kullanacağı işlevsel bir mutfak sahibi olmak. 






Ev dekorasyonunda büyük bir önem kazanan mutfak sadece yemek pişirmek için değil doğru dekorasyon ile evin hem salonu hem de oturma odası olarak kullanılabiliyor. Birçok aile, oturma grubu kullandıkları mutfaklarında misafir ağırlıyor. Hatta, mutfaklar direkt oturma grubu ile birleşip evin ruhunu yansıtan bir mekana dönüşüyor. Günün çoğunu mutfakta geçiren bayanlar için bir diğer önemli konu ise mutfağın fazla eşya alması ve düzenli durması. Artık mutfak dolaplarının iç sistemleri bile çok kullanışlı. Küçük mekanları çok daha fazla kullanılabilir hale getirmek mümkün.


 
 Yemek yapmayı çok seven biri olarak mutfak, benim için de evin en önemli kısmı. Hayallerimde kocaman bir  mutfak var. Bahçeli evimin giriş katında, camın kenarında oturma grubunun olduğu, büyük bir davlumbaza sahip, açık renk bir mutfak.




Bu mutfağı hayal ederken acaba modern tarz değil de minimalist bir tarz mı olsa yoksa kırsal tarza uygun bir mutfağım mı olsa diye kafam hayal dünyasında uçup gitmiyor değil. Her tarz için onlarca örnek mevcut. 


 Klasikten vazgeçemeyenler için işte bir örnek




Akdeniz tarzından vazgeçemeyenler için bir örnek


Ve minimalist tarzdan vazgeçemeyenler için bir örnek


Zamane tasarımlarının hepsi birbirinden güzel. Sanırım hayallerimi her katında ayrı bir tarz ile döşenmiş mutfağı olan bir evden yana kullanacağım.


Bebeklerin doğumdan itibaren en sık kullandıkları ürün olan bebek bezi, mutlu bir bebek yaratmanın
önemli ön koşullarından birisidir. Bunun içindir ki başta Prima olmak üzere bir çok ünlü bebek bezi
markası, bebeklere en büyük konforu sunan bebek bezini üretmek ve bebek bezi teknolojisini
geliştirmek adına sonsuz çalışmalar yapmaktadır.


Yenidoğan bebeklerde, aslına bakarsanız yenidoğan bir çok memeli türünde, doğum sonrası bebeklik
döneminde katı ve sıvı dışkılama kontrol edilememektedir. Bebek bezi kontrol edilemeyen bu
dışkılama döneminde bebeklerin ciltlerinde rahatsızlık hissetmeden bir süre normal hayatlarına
devam etmesini sağlayan önemli bir yardımcıdır. Bebeklerin gelişimi için doğru ve düzenli
beslenmenin önemini hepimiz biliyoruz. Sadece yeterli miktarda anne sütü alamayan bebekler için
Milupa , Bebelac gibi bir çok marka çok çeşitli ürünler ile büyümenin sağlıklı bir şekilde devamını 
sağlamaya yardımcı oluyorlar. Bebeğiniz için en kaliteli bebek bezini kullanmak da onun sağlıklı ve
huzurlu bir şekilde büyümesi için beslenmesi kadar önem teşkil etmektedir.

Bebek cildi üzerinde oluşan rahatsızlıklardan en önemlisi pişiktir. Pişiğin oluşmasına sebep olan en önemli etken de bebeklerin bebek bezi bölgelerinde biriken dışkının deri ile temasıdır. İyi bir bebek
bezi, oluşan dışkıyı bezin iç bölgesine hapseder ve ıslaklıkla cildin temasını engeller. Ayrıca bebeğiniz için en kaliteli bebek bezi sızdırmaz özelliği en güçlü olan bebek bezidir. Sızdırmazlık özelliği, bebek bezinin özellikle yan bölgelerinden vücuda dışkı akışını engellenmesi anlamına gelmektedir.  Bu özelliği güçlü olan bebek bezleri özellikle uyku sırasında bebeklerin rahatsızlık hissi duymalarını engellerken, bebeğinin uykusunun kesintiye uğramamasına yardımcı olur.

Tüm iyi özelliklerine barındırıyor olsa da bebek bezi gün içerisinde sıklıkla değiştirilmelidir. Sıklık
kelimesini biraz açarsak, yeni doğan bebeklerin günde 7-8 defa bez değiştirmeleri gerekirken bu
rakam bebeğin yaşı arttıkça azalan bir seyir izlemelidir. Bebek bezinin değişimi için bebeğin bezi idrar veya katı dışkı ile doldurması beklenmemeli, belirli saat aralıklarında bebeğin cildinin hava almasını sağlamak adına bebek bezi değiştirilmelidir. Ayrıca her bebek bezi değişiminde bebeklerin bez sayesinde kapalı kalan tüm bölgeleri hijyenik bir mendil ile temizlenmelidir. Mevsimin ve dış çevrenin koşullarına göre bebeğin bez bölgesinin, her bebek bezi değişiminde ılık su ve sabun ile yıkanması ideal olan durumdur. Ancak bunu yapacak imkanlar her zaman oluşmayabilir. Böyle zamanlarda hijyenik mendiller ile silinmesi yeterli olacaktır. Ayrıca bez değişimleri sırasında bebeğin altının bir süre temiz hava temas etmesi sağlanmalıdır. Yani kirli bez çıkartıldıktan sonra bir süre beklenmeli sonrasında yeni bez kullanılmaya başlanmalıdır.

Bebek sağlığının ve mutluluğunun korunmasında kaliteli bebek bezi kullanımı, doğru bir şekilde
uygulanmak suretiyle gerçekleştirildiğinde bebeklerde gözle görülür oranda bir rahatlamaya ve huzur
ortamının sağlanmasına zemin hazırlayacaktır. Bu nedenle ebeveynlerin bu konuda hassasiyet
göstermeleri gerekmektedir.

İlk annelik ilk acemilik dönemi :

Lina 'ya hamileyken kendimden çok emindim. Bebeğim ile eve geleceğim, okuduğum bir ton kitaptan öğrendiğim kuralları bütünü ile uygulayabileceğim, her kurala ayak uyduran bir bebeğim olacak ben de hayal ettiğim anneliği yaşayacağım...Etrafımdaki deneyimli insanlar her zaman öyle olamayacağını söylüyorlardı. Bana akıl verenleri reddetmiyor yinede kendimi çoğu zaman "Ama zaman değişti uzmanlar öyle demiyor." derken buluyordum. Zamane anneliğini insanlara anlatmak zor oluyordu, devir değişmişti ve geleneksel yöntemlerin çoğu mazide kalmıştı.




Kazın ayağı öyle olmadı tabi. Okuduklarımdan aldığım hava bir anda söndü. Lina doğdu ama elime bile alamadan yoğun bakıma girdi. E hani ben bu çocuğu üç saatte bir emzirecektim, hani masajlar yapacaktık, hani yanına yatınca uyuyacaktı? Bir anda işlerin rengi değişti, bizim yoğun bakımdan çıkan hanım efendi şiddetle emmeyi reddediyor, sürekli ağlıyordu.

Ne yapacaktık şimdi biz? Emzik vermeyecektik çünkü diş yapısı bozulurdu, ayakta sallarsak ohooo beynindeki nöronların ölmesine kadar giderdi iş. Çocuk ağlamaktan çatlarken biz geleneksel yöntemleri reddediyor hem çocuğu hem de kendimizi telef ettiğimizi  farkına varmıyorduk.




Tekrar kitaplara bakmak lazımdı. Takoz gibi kitaplar yerinden çıktı.. Sayfalar karıştırıldı. Notlar alındı. Hatalar belirlendi. "E biz çocuğa her gün banyo yaptırmadık ya hastalanacak diye, e masaj yapmayı da unutuyoruz. Bak görüyor musun o yüzden ağlayıp uyumuyor demek ki." Tekrar başa sarıldı ve rutin oluşturmak için elden ne gelirse yapıldı. Yapıldı da sinirler de laçka oldu.





O zamanlar bizim çabamızın yanında çocuğun da fıtratında olması gereken bazı şeyler olduğunu bilemiyorduk ya da  kaçtığımız geleneksel yöntemleri denemenin çok da feci bir şey olmadığını anlayamıyorduk. Sürekli etraftan baskılar geliyordu. Hele bir de " Asla mama verme!" mevzusu vardı ki insanı cendere gibi sıkıyor uykusuz bırakıyordu. Mama vermeyeyim diye çocuğu sarılık ettik, aman rutini olsun diye kapı dışarı çıkmadık, dişi damağı bozulmasın diye emzik vermedik, kendi uyusun ayakta sallanmasın diye o da biz de telef olduk.

Zamanla durum içinden çıkılmaz bir hal alınca işler değişti. Tükürdüğümüz tüm her şeyi yaladık. Hem de öyle böyle değil. Ama bizim aklımız başımıza gelene kadar iş işten geçmiş, biz "Şimdi ki aklımız olsa." kıvamına gelmiştik.

İkinci çocuk ustalık dönemi :


Bera doğduğunda her şeyi unutmuş gibi hissediyordum. Nasıl emecek? Ne olacak? Bu süt yetecek mi, Yetmeyecek mi? Hepsi ama hepsi üzerime üzerime geliyordu. Sonra birden bir aydınlanma geldi. Kendi kendime telkinde bulunmaya başladım. Lina'nın bebekliğinde reddettiğimiz ve kendimizi telef ettiğimiz her şey gerektiğinde devreye girebilirdi.


Emzikten kim ölmüş?




Bera erken doğduğu için arayı kapatmaya çalışıyor ve sürekli emmek istiyordu. Bera emsin diye sürekli uğraşırken diğer çocuğum perişan oluyor ben de sürekli emzirmekten helak oluyordum. O karşı olduğum emzik var ya, hemen en iyisinden sipariş ettim. Emzik geldi, Bera almak istemedi ama zaman zaman aşırı emme duygusu tavan yaptığında işime yaradı. Düşünüyordum da : 10 yaşına kadar emzikle gezen, asla bırakamamış bir çocuk var mıydı sahi?

Uyumuyorsa salla ayakta




Emzik engelini atlatmışsak sıra uykuya gelmişti. Hani o zinhar ayakta sallamayın düsturu var ya çocuğu kendi kendine uyumaya alıştırın, ayağa alıştırdınız mı çok çekersiniz, çocuk kendi uyumayı öğrenemezse çok yanarsınız düsturu: İşte ona ucundan azıcık yaklaşmışken hemen uzaklaştım.

Bera' yı kendi kendine uyutmaya alıştırmaya çalıştığım her dakika sinirim tepeme çıkıyordu. Tek çocuğum olsa sorun değildi ama diğer çocuğum bebeğin yanında 1 saat yattığımda sefil kalıyordu. Son derece anlayışlı olmasına rağmen bazı öz bakım işleri gerektiğinde yardım istiyor hop o sırada diğerinin uykusu açılıyordu. 

Bera zaman zaman kendi kendine uyuya kalan, uyku arasında tekrar dalabilen bir çocuk. Dedim ki kendi kendime "Bu çocuk zaten bazı şeyleri yapabiliyor kendimi sıkmanın alemi ne?" Zaman zaman memede uyudu, zaman zaman dalmaya yakın yerine bıraktım, zaman zaman da ayağıma alıp iki pış pış yaptım hemencecik uyudu. 

Gündüzleri hem etraftaki sesten hem de kendi tercihi ile az uyuyordu. İlk başlarda kafaya taktım, var ya hani "Uyumazsa büyümez mutlaka günde bilmem kaç saat uyumalı. Hatta 3 saatte bir düzenli uykuya dalmalı." dayatması. Tam o çukurda düşmüştüm ki kendime gelmem uzun sürmedi. Dedim ki; Merve bu çocuk huysuzluk yapmıyor, kendi kendine bile oyalandığı oluyor neden bu ısrar ediyorsun? Bıraktım kendi haline. Ona bir rahatlama geldi, zorla uyutulmaktan kurtuldu, bana bir rahatlama geldi, hem onu zorla uyutmaktan hem de diğer çocuğumu bu uğurda heba etmekten kurtuldum. Ne de olsa ayakta 10 yaşına kadar sallanan çocuk yoktu.



Mesela bu anne sütü ve mama olayı. Çocuk açlıktan ölse de mama vermeyeceksin gerekirse tüm işi gücü bırakıp sütün artsın diye sürekli yatıp sadece yemek yemek için kalkacaksın. E tamam ne güzel fikir, güzel de; ben sütüm artsın diye yatarken yemeğimi kim yapacak mesela ya da evimin işini, diğer çocuğum ile kim ilgilenecek, çamaşırımı kim yıkayacak mesela ya da etrafı kim toplayacak. Suyunu iç, beslenmene dikkat et, dinlenebildiğin kadar dinlen. Bazen olmayınca olmuyorsa mama vereceksin. Ucunda ölüm yok ya? 


Ben de Bera sarılık olduğunda memeden emerken direkt uyuya kalıyor diye sütümü sağıp vermeye kalkmıştım. Çünkü memeyi almıyor biberon ağzına itilince emiyordu. Yalnız sağdıkça göğsüm acıyor emzirmek imkansızlaşıyordu. O dönem asla mama diyen herkese kulağımı kapadım. İlk zamanlar sadece gece yatmadan bir öğün mama verdim çocuk uyudukça ben dinlendim dinlendikçe sütüm arttı, arttıkça kendime güvenim geldi, geldikçe mama verme oranı azaldı ve zamanla sadece anne sütü verir hale geldim. 


Bir de "Karanlıkta büyüme hormonu salgılanıyor aman sakın geceleri ışık yakma!" durumu var. Öyle " Çocuk aydınlıkta emzirilmez bir lokma ışık gelirse büyüme hormonu salgılanması durur, gece 23 ile sabah 4 arası ışık yakmadan emzir." diye ortalığa dökülen makaleler. Gözümün bir sağa biri sola bakarken, ilk zamanlar gece 4 kere kalkıp 1 saatten fazla emzirirken kimse kusura bakmasın ama karanlıkta durduğumda aşırı derecede uykum geliyor ve bayılacak gibi oluyordum.

İki çocukla zamanla yarışırken öyle masajını eksik etme, aman ayağında sallama yok efendim emzik verme, zifiri karanlıkta emzir, asla mama olmaz! Oldu başka? Vallahi ben hepsini yapmayı beceremedim . Yapabilene helal olsun.

Demiştim ya çocuk doğmadan onlarca kitap okudum. Öngörülen şeylerin hepsinin bilimsel gerçekliği var, bu da bir sonraki yazının konusu, bu dönemde anne olmak kolay değil. Birçok şeyin sebebi zamanında bilinmezken şimdi her şeyin bir nedeni olduğunu biliyoruz. Evet, belki bebeğin kendi kendine uyumayı öğrenmesi, ayakta sallamayı bir kontrol kalıbı haline getirmemesi, televizyon ya da cep telefonu ışığında emmemesi, emzik kullanmaması, sadece anne sütü ile büyümesi çok güzel şeyler ama bunlar için kendimizi heba etmenin alemi ne? 

İlk evladımda bunu fazlası ile yaptım o yüzden bu sefer yapmaya hiç niyetim yoktu. Çünkü kendimi yedikçe her şey sarpa sarıyordu ve benim ilgilenmek zorunda olduğum bir evladım daha vardı. 

Özetle sevgili yeni-anne-olmuş-acemi-insan; kitap bebek yetiştirmek, o kitaplardaki rutinlere uymak, her şeyi mükemmel yapabilmek bunları hepsi güzel şeyler ama olmayınca olmuyor, zorlama dostum. Seni emzik yaparsa emziği ver ağzına, sütün yetmiyorsa -gerçekten yetmiyorsa- mama dünyanın sonu değil, bazen dizi seyrederken de çocuk emebilir yani, baktın kendi kendine uyumuyor ayakta sallanabilir. Nedir yani kendini sıkıp zaten zor olan hayatı daha da zor hale getirmek. Odaya kapanıp saatlerce uyutmaya çalışmak, emzik vermemek adına emziğe dönmek. 

Dikkat etmemiz gereken birçok şey var ama bazı şeylerde rahat bakmak lazım olaya. Nabza göre annelik yapmak lazım yani. Nabza göre şerbet gibi.





MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.