Bir bebeğini tüp bebek ile yapan diğer bebeğine doğal yollardan sahip olan bir insan olarak öyle yoğun duygularla yazıyorum ki bu yazıyı, yaşadıklarım aklıma gelince ağlamamak mümkün değil.
Bundan 6 yıl önce, öylesine gittiğim bir kontrol sırasında kanser olduğumu öğrenip 2 gün sonra ameliyat masasında bulmuştum kendimi. İçimdeki 8,5 cm lik tümörü almayı başaramayan -o çok meşhur karı koca- jinekolog bozuntuları hayatımı karartmıştı. Ameliyat sonrası başka doktorların yaptığı kontrollerde ve yenilenen patolojide anlamıştık ki hem tümörün 7 cm'i içimde duruyor hem de ameliyat sonrası yapılan patoloji sonucu sıçrayan bir kanseri işaret ediyordu.
O zaman her şey yolunda gitseydi, doğru patoloji sonucunu alsaydık ameliyat sonrası 4 kür kemoterapi görmem gerekecekti. Yaşanan bu olaylar sonucunda eşim ve ben çok yıprandığımız için hukuksal olarak hakkımızı aramaya bile fırsat bulamadan deyim yerindeyse canımızın derdine düşmüştük.
Gittiğim onkoloji ve jinekoloji doktorları konsültasyon yaptılar ve sonuç olarak önümüze iki seçenek sunuldu. Birincisi, içimi tekrar açacaklardı, kalan tömürü alacaklardı ,sağ yumurtalığımı da alıp donduracak, bana içimin tekrar temizlenmesi için kemoterapi uygulayacaklar ve dondurulan sağ yumurtalığımı yerine 3 yıl sonra koyacaklar, eğer vücut kabul ederse çocuk sahibi olacaktım; ikinci seçenek olarak da hemen tüp bebek yapacaktık ve ben içimde kalan tümörle hamile kalmaya çalışacaktım. Tüp bebek için alınan hormonların tümörü etkileyip etkilemediği ya da içimde büyümeye devam edip etmeyeceği belirsizdi. Karar eşime ve bana aitti. Eşime sorduğumda " Bana sen lazımsın çocuk değil. Senin hayatın, senin bedenin." dedi ve kararı tamamen bana bıraktı.
Çocuk sahibi olmayı çok istiyordum ve içimde kötü bir his yoktu. İkinci seçenek çok daha riskli olmasına rağmen ilk seçenekten çok daha fazla korkuyordum.Yine de ikinci yöntemi seçtim ve biz 20.Mart.2010 da yani hemen hemen 5 yıl önce tüp bebek yapmak için doktorumun odasında bulduk kendimizi.
Her şey yolunda gitmişti ve ben 9.Nisan.2010 da hamile olduğumu öğrendim.
Bu yaşananlar üzerinden 4 yıl geçti. Ve biz her şeyi akışına bıraktığımız, hiç uğraşmadığımız hatta umrumuzda bile olmadığı bir dönemde ikinci kez hamile olduğumu öğrendik. Kızımın doğumunda içimdeki tümör temizlenmişti. İkinci bebeğime tek yumurtalıkla hamile kalmıştım. Tek yumurtalıkla kalmak çocuk olmasına engel değildi.
Şimdi bu yazıyı yazarken karşımda melek gibi uyuyan bir oğlum ve legoları ile oynayan bir kızım var. Varlıklarına şükretmediğim bir saniye bile yok.
İnsanın evlat hasreti ile yanıp tutuşması, bir evladı olup olmayacağı belirsizliği yaşaması, yaşamının ismi bile söylenilmekten çekinilen bir hastalıkla tehlikeye girmesi ne demek bilirim. Her zaman da duamdır; isteyen herkesin bir evladın olsun inşallah. Yüce rabbim istediği zaman olmayacağı oldurur. Meryem anamızın yaşadıkları gibi. Tıp bu konuda son derece gelişmiş olmasına rağmen o "Ol" buyurmasaydı olmayacaktı hiçbir şey.
Bakara Suresi 117. ayet |
Yorum Gönder
Belki birkaç kelime belki birkaç cümle.
içinden ne gelirse..
Bil ki mutlu olur bu yürek varlığını hissedince.