Ht Hayat’ın düzenlediği “Aile
Okulu” seminerleri devam ediyor. Geçen günlerde de Uzman Psikolog Iraz Toros
Suman’ın ve Mutfak Şefi Yelda Onan’ın konuşmacı
olduğu #eyvahcocugumyemekyemiyor konulu seminerdeydim. Konu yemek yemeyen çocuk
olunca 700 tane seminer olsa giderim herhalde. Malum takip edenler bilir Lina
iştahsız bir çocuk ve ben bunun kendi baskılarımdan kaynaklandığını
biliyorum.
Bu seminerden öğrendiklerime bakılırsa da pek doğru yapmıyorum. Öncelikle
sevgili okur eğer “Aman benimle ne alakası var bu işin çocuk yemiyor işte!” minvalinde fikri sabit görüşlerin
varsa yazının devamını okuma çünkü bu tamamen sana dokunan bir yazı olacak.
Öncelikle sevgili Damla
Çeliktaban seminere güzel bir giriş yaptı. “Biz ne yazık ki sevgimizi yemekle, yedirmekle
ilişkilendiren bir toplumuz. Sevdiklerimizi yedirmek içirmek isteriz, ağırlama
konusunda hep en iyisi olsun isteriz. Çocuklarımız yemek yediği zaman onları
severiz yemedikleri zaman onlara sinir olabiliriz.” dedi ne de güzel dedi.
*Kendi kendime öz eleştiri yapmak
gerekirse; Lina yemeğini yemediğinde ona
uyuz olduğum, hiddetlendiğim, karşısında oturup ağladığım zamanlar oldu. Kısa
süren bu anları zihnimden savuşturmak çabuk oluyordu ama o büyüdükçe, benim
tepkilerim anlamlanmaya başladıkça bende çanlar çalmaya başladı.
Peki ne yapmak gerekiyor bu
yemeyen çocuklar için derseniz işte bu konudaki kilit noktalar:
Çocuklar hayatta kalmak için yemek yerler bizim gibi sosyal nedenleri
yoktur.
Bu yüzden yemek yemeyi bir olay haline
getirmek ve bunu çocuğu hissettirmek son derece yanlıştır. Bir çocuk en özel
ilgiyi yemek yerken görüyorsa yemek yeme sorunu olması kaçınılmazdır.
*Gerçekten Lina ek gıdaya başladığı zamanlarda
benim için hayal kırıklığı başlamıştı. Ağzına bir lokma havuç suyu
değdirdiğimde sevmemiş ve tükürmüştü. O zaman denemeyi kesip iki hafta sonra
tekrar vermiştim ama sonuç aynıydı. Elma,armut vb gibi şeylerin sularını vermeye çalıştığımda yine sevmemişti. Annem ve ben çocuk bir lokma yutsun diye
türlü şekillere giriyorduk. Dışarıdan bizi gören biri olsa deli demesi işten
bile değildi. Zaman zaman mama sandalyesi başında ağladığım, çaresizce eşimi
aradığım zamanlarım olmuştu.
Tanıdık geldi değil mi bu sahneler. Oysa
yemek yemeyi olduğundan çok başka bir hale sokan bizdik, Lina değil. Deneyerek
seveceği bir şeyi bulabilirdik. Biz yemek yemeye başka anlamlar yükledikçe
yemek yemek başka bir mevzu haline
geldi.
Çocuğunuz yemek yesin diye bulamaç ve püre gibi şeylere başvurmayın!
Çocuklarında bir damak tadı olduğunu her
yiyeceği sevmek zorunda olmadıklarını unutmayalım. Sırf yesin diye birden çok
besini ezip bulamaç haline getirmek veya “Aman pütürlü diye yemiyordur.” diyerek
onların yediklerini blenderdan geçirmek doğru bir davranış değil.
*Hiçbir zaman bulamaç ya da püre yapmadım
ama “Ay bunu bu şekilde sevmiyor.” diye yemekleri olmadık formlara sokmaya
çalıştığım oldu. Sonuç yine yemedi.
Çocuklar ne kadar çok uyaran varsa yemek
olayını o kadar içselleştiremezler. O yüzden “Aaaa bak kuş geçti.” “Bak uçak düştü.” “Ayşe şimdi gelip senin yemeğini yiyecek.” “Hadi bakalım kim daha çabuk yiyecek?” gibi olayı doğal seyrinden çıkaracak
mizansenlere gerek yok.
*Ben de zaman zaman bunların hepsini
yaptım. Lina genelde yarış yapmayı ya da başkasının yemeğini gelip yiyeceği
konusunu hiç sallamadı. “Gelsin yesin!” dedi hatta. Bu tarz şeyler bize hiç
fayda sağlamadı.
“Yemek yersen sana şunu alacağım.” ile başlayan cümleler ile yemek
olayını ödüle bağlıyoruz.
Ödül her zaman yapılan şeyi
meşrulaştırır. Çocuk kısa vadede yemeği ödül almak için yer ama uzun vadede artık yemek yemez ve sadece
ödüle odaklanır.
*Gerçekten bizde böyle olmuştu.
Ne zaman “Bak yemeğini yersen sana şunu alacağım.” desem ve o şeyi alsam. Lina
sırf aldığım şeyi yemek için 3-4 lokma alır “Anne ben doydum.” derdi. Netice
olarak rüşvet vermek pek işe yaramadı.
Tabletle, telefonla, televizyonla yemek yediriyoruz. Oyuncakla
kandırıyoruz.
Çocukların herhangi bir uyaran ile yemek
yemesi, hipnoza alınmış gibi ağzına ne verirsen alması ve ebeveynlerin bunu kar
sayması son derece yanlış. Televizyon ile yenecek bir yemek yine yemeğin doğal
bir ritüel olduğu gerçeğini ortadan kaldırıyor.
*Biz bunu hiçbir zaman yapamadık. Lina öyle
bir şeye dalıp da yemek yemezdi. Yapmak istediğim ve denediğim zamanlar olmadı
değil ama maalesef bu da işe yaramadı.
Çocukların büyümeleri ile yemeğe duydukları miktar ters orantılıdır.
Ebeveynlerin iştahsızlık ile ilgili
yakınmaları genelde 2 yaş civarına denk gelir. Çünkü çocuğun büyüme hızı
yavaşladığı için yemeğe duyduğu ilgi doğası gereği azalmıştır. Çoğu zaman "Bu
kadar yemekle nasıl doyuyorlar?" diye merak ederiz ama çocukların yemeğe ihtiyaç duyduğu oran ile yaşları ters orantılıdır. Tam tersi olsaydı yani büyüdükçe
daha çok yemek yeme ihtiyaçları olsaydı çocukların hepsi yetişkin olduğunda
obez olurlardı.
*Ben Lina’da böyle olmuştum. Zaten
iştahsızdı ama 2 yaş döneminde ciddi bir azalma ile yemek yemeyi tamamen
reddeder hale gelmişti. Bunda benim “Aç geziyor bu çocuk.” endişelerimin ve
akabinde yaptığım fazlaca baskının da etkisi büyüktü.
Onları suçluyoruz.
“Ben 3 saat uğraştım sana yemek yaptım.
Yemediğin zaman üzülüyorum.” diyerek onları suçluyor ve yine yemek yeme
durumunu çok başka yerlere çekiyoruz.
*Ben kendi adıma söyleyebilirim ki yesin
diye gerçekten uğraştığım yemekleri yemediğinde cidden çok üzülüyordum. Ve
aynen bu cümleyi kullanıyordum.
“Aman ben yedireyim de daha çok yesin. Şimdi 10 saatte döke saça
yiyecek.” diye düşünüp, kendi yemesine
izin vermiyoruz. Aile olarak sofraya oturmak, sofra alışkanlığı edinmek.
Çocukların kendi başına yemek
yemlerine izin vermiyor. Onlar etrafı kirletecek diye elinden çatal kaşığı alıyoruz. Onlar
bizim gibi değiller, yemek yemeleri içi yeterli zamanı onlara tanımalıyız. Birlikte
sofraya oturmak yerine onları önceden yediriyoruz. Böyle yaptıktan sonra da
çocuklardan sofra adamı kazanmalarını ya da yeme düzeni oturtmalarını
bekliyoruz.
*Eğer bir yere yetişmiyorsak ya
da cidden yemek yeme konusunda sınırımı fazlaca zorlamadıysa genelde Lina’ya
çok küçük olduğu zamanlardan beri kendi yemesi konusunda fırsat veriyoruz.
Ailecek sofraya oturuyor ve onu da bir birey gibi görüyoruz. Ama bazen 3 saatte
yemesinden fenalık gelmiyor değil.
Yemeyi sevmedikleri şeyler için onlara fırsat tanımıyoruz.
Yemeği sevmedikleri şeyleri
denemekten korkmayalım. Farklı zamanlarda ve farklı şekillerde sunulan bazı
yiyecekler tercih etmeleri için o yiyeceği en az 5 kere denemeleri gerekiyor.
*Kendi adıma şunu söyleyebilirim
ki: Çok zaman boyunca türlü çeşitlerde denediğim çok oldu.
İştahsızlık tanımımızı gözden geçirmeliyiz. “Doydum.” dediğinde duygularına
saygılı olmalıyız.
Çocuklar genelde ihtiyaçları
kadar yer ama genelde bu ihtiyaçlar ebeveynlerin yeterli gördüğünden çok daha
azdır. Bu yüzden bizim uygun gördüğümüz değil onların ihtiyaçları kadar
yemeleri gerektiğini unutmayalım.
*Lina bir şeyden yiyip de “Anne
ben doydum.” dediği an “O kadar yemeyle doyulmaz!” dediğim öyle çok olmuştur ki.
Tabağına alacağı yemeğe ya da aldığı yemeğin miktarına kendimiz karar
veriyoruz.
Onların yemek yeme konusunda
özgür olmaları çok önemli. Masaya bir servis tabağı getirin ve tabaklarına
yiyecekleri almaları konusunda onlara serbestlik tanıyın. Kendi tabağına yemek
istedikleri şeyden istedikleri miktarda almak onları rahatlatacaktır. Çünkü biz
porsiyonları öyle büyük ayarlıyoruz ki çocukların midesinin yumrukları kadar
olduğunu unutuyoruz.
*Ben çoğu zaman kendim koyardım
çünkü Lina’ya kalsa asla tabağına bir şey almaz “Ben tokum anne.” derdi.
Alternatif yemekler sunmayın.
Yemediklerinde buzluktan
köfteler, hemen pişen makarnalar oluyor. Bunlar çocukların “Nasıl olsa aç
kalmayacağım hissini pekiştiriyor ve önündekini yemek istemiyorlar.
Yemediklerinde bir sonraki öğüne kadar yemek olmadığını nazik bir dille
belirtin. “Yemiyor musun,kalk o zaman sofradan. Akşama kadar sana bir şey yok!”
demek yerine “Doydun mu, hadi bakalım şimdi oyuna.” demeyi deneyin.
*Vallahi ne yalan söyleyeyim
yemediği zaman 4-5 ek çeşit sunduğum, peşinden yemekle koştuğum, hiçbir şey
yemedi bari muz yesin diye muz için ikna etmeye çalıştığım zamanlar
oldu. Sonuç aynı …
Onları yemek hazırlama sürecine dahil etmekten çekiniyoruz.
Çocuklarınızı yemek hazırlama
sürecine dahil edin bu sayede kendi yaptıkları şeyleri yeme isteği ile yemek
yeme konusunu teşvik etmiş olacaksınız.
*Ben bunu yapardım ve çoğu zaman
faydalı olurdu.
Çocuk yemek seçiyorsa mutlaka yakınlarda yemek seçen birileri vardır.Rol
model olmak önemlidir.
Biz yemek seçiyorsak ve o
yemeklerden çocuklarımıza yapmıyorsak çocuklarımızın damak zevkinin gelişmesini
beklememeliyiz.
*Şükür ki böyle bir
alışkanlığımız yok
Abur cubur dolabı yapmayın.
Biz türklerin evinde mutlaka abur
cubur dolabı olur. Çocuk acıktığında abur cubur yeme kolaylığı bulursa yemek
yemez. Bunu asla yapmayın.
*Bizde böyle bir dolap yok.
Sevgili Yelda Onan ise: Mevsiminde organik gıda tüketmemiz
gerektiğini. Çocuklara abur cubur vermememiz gerektiğini. Çocukların okulda çok
daha esnek oldukları için yemek yeme konusunda sıkıntı yaşamadıklarını söyledi.
Aynı zamanda okula giden çocuğunuzun menüsünü inceleyin, hoşunuza gitmeyen
şeyleri belirtin. Velilerin yerinde itirazı ile okul menüleri düzelecek diye
umuyoruz dedi.
Seminer sonrası ve seminer
esnasında da Iraz hanım bizim sorularımızı aldı. Çocuklar yesin diye neler
yaptığımızı ve çocukların yememesinden ne kadar çok şikayetçi olduğumuzu
dinledi. Sorduğu bazı sorular ile aslında çocuklara hiç acıkma fırsatı
vermediğimizi ve yemek konusunda ciddi takıntı yaptığımız kanısına vardı. Bu
açıkça söylemedi ama “Arkadaşlar siz ne yapıyorsunuz böyle?” diye hayretle
sorması bunun belirtisiydi.
İşte ben de tam o sırada “Ben ne
yapıyorum böyle?” dedim kendi kendime. “Çocuğum Yemek Yemiyor” kitabını
okuduktan sonra ne kadar; mama sandalyesi başında ağlama, yemediğinde kızma,
bağırıp çağırma, kendimi ve onu yemek konusunda kahretme ve aşırı ısrarcı
tavırlarımdan vazgeçsem de “Annem gün içinde arayıp: Kızım bu çocuk hiçbir şey
yemedi yine!” diye serzenişte bulunduğunda
moralim bozuluyordu.
Sonra düşündüm, Lina 4 yaşına
gelmişti ve onunla her konuda iletişim kurabiliyorduk. Konuştuğumuzda anlıyor ve
mantıksal sınamalar yapıyordu. Bunun yanında karnımda bir bebek vardı ve ben
onu da bu kaygılar ile büyütemezdim. Çevre baskısı, ortak alınamayan kararlar,
çocuğun dirençli olması, okulda sergilenen farklı tavırlar vs. hepsini bir
kenara bıraktım ve Lina ile konuştum:
Kızım bundan sonra yemek yeme konusunda aramızda sorun olsun istemiyorum. Sana ve yemek yeme tercilerine saygı duyacağım ve ne kadar istiyorsan o kadar yemene müsaade edeceğim. Yine birlikte masaya oturacağız ve evde ne pişerse önünde olacak, sen istediğin şeyden istediğin miktarda alacaksın ve ben sana daha fazla yemen konusunda ısrar etmeyeceğim, kimse etmeyecek.” dedim.
Bana “Anne emin misin?” diye
sordu ve ben de emin olduğumu söyledim. Sonra tüm ev ahalisi ve annemlerle
konuşma yaptık. Bu seminerde geçen tüm şeyleri anlattım ve yeni politikamızı
belirledik.
Aç kalsa ve açlıktan nefesi bile
koksa, okula aç aç gidecek bile olsa, makarna diye yalvarsa bile
kararlarımızdan dönmeyecektik.
O dakikadan sonra
Kahvaltı da dahil her öğün masaya
birlikte oturduk. Çalışmayı bıraktığım için sürekli benimle birlikte olması
işime geldi, annem konuya fazla dirayetli olamayabilirdi.
Ona yemeklerini tabağına alması konusunda
fırsat verdim ve koyduklarını yemek istiyorsa koymasını söylemedim.
Yemediğinde peşinden koşmadım ve
ye diye ısrar etmedim.
Bazen bir haşlanmış yumurta ile
bitti kahvaltı; bazen zeytin, peynir, ekmek, yumurta, reçel, bal ne varsa yendi
hepsinden. Okulda öğle yemeği olmadığından okula yemek yiyip gitmesini
istiyordum çünkü ikindi kahvaltısında çıkan şeyler yeterli olmuyordu. Okula
yemek yemeden gitse bile ses etmedim. İnanın o akşamlar çok daha fazla yedi
.
Zaman zaman 10 saatte yediği
oldu, zaman zaman çorbayı kollarına akıttığı... Resmen sabrımı sınadı ama sesimi
çıkarmadım. Masa da kıvrandığı zamanlarda kalmak istiyorsa kalkabileceğini
söyledim. Asla aç kaldı diye alternatif yemek yapmadım. Anne” Makarna yapar
mısın? Ben bu yemeği sevmedim.”
dediğinde evde bunların olduğunu söyledim. Yeri geldi bir bardak sütle yattı. Ana yüreği içim cız etti ama dayandım.
Arada irademe ters düştüğüm oldu
ama hemen “Anne hani sen ısrar etmeyecektin!” ikazı ile kendime geldim. ( Bu
anlamda çocuk anlayacak yaşta ise konuşun derim ben)
İşte tüm bunlardan sonra neyi
anladım biliyor musunuz ? Zamanında doktora gidip de “Hocam bu çocuk yemiyor, spesifik
ne tahlil varsa yapın, patolojik bir şey yoksa artık ısrar etmeyeceğim ,vallahi
aç bıraktım ama yine yemiyor.” dediğimde ben yanılıyormuşum. Sürekli ara öğün
teklif edip çocuğun acıkmasına fırsat vermiyor, sürekli alternatif sunup çocuğu
boğuyormuşum.Gerçekten dayanıp, aç kalsa bile sabredeceğim diyebiliyorsanız hemen başlayın "kararlı" olmaya.
o kadarrrr faydalı bir yazı olmuş kiiii tebrik ederim.Senin cümlelerinin hepsinin ayyynısını yaptım ve hala delirmek üzereyim.En son doktorumuza tahlil yaptırdıgımda sekreterine not al kızım gamze hanıma bir daha yemek konusunda konuşulmayacak dedi anla yani durumu.o kadar ilgiyle okudum ve yazdıklarının birçoğuna değil hepsine katıldım ki...ve eksik oldugum nokta bilip uygulamamak,kıyamamak.ama bir gaz geldi şimdi bana,sizde de olduysa bizde neden olmasın diye:)hemen uygulamaya geçiyorum,paylaşım için tekrar teşekkürler işime yarayacagına eminimmm ;) sevgilerrrr
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Gamzeciğim çok sağ ol
SilBen de yazınızı ilgiyle okudum ve çok faydali buldum. Aslında süper dadı programında duyduğumuz şeyler çoğu ve bazen uygulamaya çalışsam da çok başarılı ve iradeli olduğumu söyleyemiycem. Büyük oglum 32 aylık ve simdi bir de kardeşi oldu, o da 1 aylık :) bebekle mi ilgileneyim, abisinin karnını mi doyurayım şaşırıyorum bazen. Kendisi yese ve yemek ayırmasa artık çok super olacak :)
YanıtlaSilYeni bebeginizi de sağlıkla kucağınıza alırsınız inşallah..
Super Dadı hiç tasvip etmediğim bir uygulama.
SilÇocuklara zorla yaptırmaktan ya da ceza vermektense duyguya inmeyi tercih ederim
Dirayetli olursanız sonuç süper oluyor
Harika canım kızım 14 aylık ek besine geçtiğimizdendir aynı şeyleri yaşıyoruz çok iyi geldi yazın. Kalemine ve yüreğine sağlık Linamıza iştahlı günler...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
Silİnşallah sağlıkla yiyen bir çocuk olsun
Çok güzel yazı olmuş ellerine sağlık. Ben yeme konusunda çok hassasım. Çocukken annemle yemek kavgalarımızı hatırlarım en çok, annem hala haklı olduğunu savunsa da ben ona tepki olarak yemediğimi biliyorum :) O yüzden Gökçe ek gıdaya geçtiği 6.aydan itibaren yemeyi reddettiği anda vermeyi kesiyorum. Bazen "yaa aç geziyor bu çocuk" diye söylensem de çok dert etmiyorum. Bazen aç yatıyor ama nasılsa ertesi sabah acıkıp daha çok yer diyorum :)
YanıtlaSilAnnem telefonda "kızım bugün hiç bişey yemiyor doğru düzgün" dediğinde boşver ısrar etme diyorum annem kızıyor "olur mu canım aç aç gezilir mi" diye ama sonuçta "aman naparsanız yapın" a geliyor :))) Bir türlü anneme kabul ettiremiyorum bir sorun olmadığını ama o da ben kızdığım için ısrar edemiyor, zaten Gökçe çok inatçı ağzını kapadı mı ölüyorum desen açtıramazsın.
Tabii sonuçta benim rahatlığımın arkasında Gökçe'nin düzgün kilo alıyor oluşu da var, 20 aylık olduğu halde hala emzirdiğim için sanırım az da yese kilosu iyi. Belki zayıf olsa daha çok yeme konusuna takardım kimbilir :)
Sonuç olarak anneler sinir oldukça çocuklar daha da inat yapıp yemiyor o yüzden sanırım rahat olmak en güzeli :))
Özge boş ver sakın ısrar etme böylesi daha iyi. Neyse ki Gökçe'de annenin ısrarlarına tepki veriyormuş. Gelişimi yerinde ya en güzeli o...
SilAnneler hep "Aç geziyor bu çocuk." düşüncesi iyi sanıyorlar ama sonra ellerinde oyuncak oluyoruz.
valla tam da türk annelerini antlatan bir yazı olmuş ellerine sağlık :) ben o hatayı ek gıdaya geçtiğimiz ilk aylar yaptım ama baktım sonuc aynı yemiyor sonrasında bıraktım 3 ay sonra kızım resmen yemeye başladı şuan 19 aylık ve eline catal kasık veriyorum cok mutlu sekilde yedigi kadarla sofradan kalkıyor peşindende asla koşmuyorum faydasını ciddi anlamda gordum ;)
YanıtlaSilblogumu ziyarete de beklerim
http://gulsahonen.blogspot.co.uk/
O zaman böyle devam.
SilBen de döndüm işte zarardan :)
oğlum 4 yaşında. dün gece evde kriz vardı. ona aaldığım bütün oyuncakları kaldırdım hepsini satıp kendime ayalkkabı alacağımı söyledim, en sevdiği okul çantasını bile. sonra o uyudu. ben de hıçkıra hıçkıra deliler gb ağladım. öfkelendim. ona, kendime, babama. tövbeler olsun bazen babam olmasa çocuğumu daha kolay eğitebileceğimi, bu konuda bütün çabalarımı baltaladığını düşünüyorum. gece uyuyamadım uzun süre. sabah uyandı. eşyalarımı satacaksın bugün değil mi dedi. hayır dedim. evde ne varsa, bizimle birlikte, kendin yersen sana en sevdiğin oyuncaktan başlayarak onları tekeer teker geri vermeye karar verdim. anneannene de sorucam, kurala uyar bu konuda sorunsuz davranırsan onları geri alabilirsin. o gün sorunlu davranırsan o gün oyuncak kazanamayacaksın. fikrimi değiştirdim. onları satmamın seni çok üzeceğini düşündüm. iyi düşünmüş müyüm dedim. evet, dedi. bakalım neler olacak? bizimki okuma biliyor. kurallar tablosu yazıp hem bizim eve hem de anneanneye asacağım. bu arada ben psikoloğum:) bu yüzden delirmek üzere olan bir psikolog:) trajikomik değil mi?
YanıtlaSiloğlum 4 yaşında. hem yemek seçiyor, hem bazıları iştahsız hem de inat mı inat.. kafamda kavgalar... bütün oyuncaklarını, en sevdiği şeyleri topladım aldım elinden dün akşam. kurallara uygun ye, kendin ye, ne varsa onu ye, al oyuncaklarını teker teker dedim. o uyudu aç karnına, ben bağıra bağıra ağladım. bugün kurallar yazdık çiçeklere astık dolaba. gene bir savaş.. soğuk bu kez.. sabah okulaa giderkeen bir kido içti gitti. okulda yemez zaten.. okul dönüşü anneanneye gitti, baktı orda da benim kurallar. gene bişey yemedi. eve geldik yer msin dedim, yemem dedi su içti. 5 fındık, 5 badem, 2 kaju verdim yemeğe 1 saat kala. enerji kalmadı, yerlerde yattı yemek saatine kadar.. sonra fırın makarna yaptım, bundan yer diye. çok az yedi. doydum dedi. puding verdim eline, yerim ama sen yedir dedi. hayır dedim, kural var, sen yiyeceksin, yiyemem ben dedi yemeden uyudu gitti. ben gene çorba yapıyorum şimdi. yarın sabah anneme bırakıcam. bu satırları ağlayaraak yazıyorum. anne olmak nee zormuş. onun iyiliği için kendimle kaavga ediyorum kaç zamandır. o bana kırgın, küs. 3.5 aylıktı ben onu anneannesine bıraktığımda çalışmaya başlamak için.. kıyamıyorum.. anne olmak ne zormuş.. şekeri düşecek birşey olacak diye durup durup kontrol ediyorum. bi önceki gece de aç yatmıştı. psikoloğum ben bir de.. şaka gibi değil mi?
YanıtlaSilMesleki kimliğimiz ne olurda olsun annelik çok başka bir duygu. Yani kurallarda kararlı olduğumuzu anladıklarında onlar da rutine dönüyorlar sabırlı olmakta fayda var 😔
SilBilmiyorum cvp yazarmisiniz bana yemek konusunda sizin hikayenin aynısını yaşıyorum oğlum üç yasinda bugün dördüncü gün dirayetli olmaya çalışıyorum ama bir lokma alıp kalkıyor şimdi ise hasta öldü grip bu durumda ne yapmam gerekiyor yemek konusunda birde Lina ne kadar sürede yemek düzeni oluştu günde üç kez yiyormu kafam çok karisik
YanıtlaSilHastayken kimse yemek yemek istemez hatta yemek yemeğe hali de olmaz en azından bu dönemde esnek davranın merak etmeyin. Ama diğer dönem için en güzel çözüm kararlı olmak...
Sil