Oysa sadece "çocuk" oldukları bilmek yeterli.Yazarken gayet kolay olan bu cümle yaşarken o kadar kolay değil.Çünkü biz ebeveynler bazen onlardan yapamayacakları kadar olgun olmalarını bekliyoruz.
- Oyuncaklarını sepete koysa ne olur sanki,çok mu zor bu?
- Bu çocuk neden yemek yerken adam gibi durmuyor.
- Okula başlama konusu onun için neden bu kadar ürkütücü.
- Bu çocuğu anlamakta güçlük çekiyorum ne istediği belli değil?
- Çok içine kapanık,toplum içine karışmıyor.
- Sürekli ilgi bekliyor.
- Bir şeyi alacağım sırada sabırla beklemek istemiyor.
Bu gibi bir çok cümle kurabiliriz değil mi hepimiz?
Çocuğumuzu anlamak ve ona destek olmak çok önemli peki bu noktada ne yapabiliriz.
Aynalama:
Aynalama yapmak çocuğa sizin de o duyguyu yaşadığınızı ve yaşadığınız anda neler hissettiğinizi anlatmaktır.
Örneğin: Lina okul değişikliği yüzünden çok tedirgin ve sürekli yeni okul istemediğinden bahsediyor.Ben de ona :
O kadar haklısın ki,ben de yeni iş yerime başlayacağım zaman çok tedirgin olmuştum.Yeni insanları içinde olmak ve yeni bir yere alışmak beni huzursuz etmişti.Bu çok normal çünkü insanlar belirsiz olan şeylerin sonunda endişe duyabilirler.İş arkadaşlarımı sevecek miyim? Onlarla iyi anlaşabilecek miyim? Patronum nasıl olacak ? diye endişe duymuştum ama yanlarına gidip onlara 'merhaba' dedim ve zamanla onlara alıştım,sevdim.Eğer sevmeseydim orada kalmak zorunda değildim.Sen de yeni okuluna gideceğin için bir belirsizlik içindesin, arkadaşların ve öğretmenin nasıl olacak diye merak edip endişe duyuyorsun.Seni anlıyorum.Bunu ben de yaşadım.Yeni şeyleri yaşamadan bilemeyiz sen de yeni okuluna gidecek ve arkadaşlarınla olacaksın ama eğer sevmezsen orada kalmak zorunda değilsin.İlk başladığın okulda da endişe etmiştin ama alıştın buna da alışabilirsin.Bunu başarabilirsin.
dedim.
Aynalama uzmanlarında dediği gibi empati kurma yolunda kullanılan bir araç yani çocuğun yerine kendinizi koymak ve onun duygularını anlamak için sizin de zamanında ne yaşadığınızı düşünmeniz ve bunu ona yansıtmanız için bir yol.Çocuğa bunu yapmak için doğru zaman çok önemli aşırı derecede mutsuz ve huzursuzken yapmak yerine sakin bir zamanda konuşmak çok daha iyi.
Empati :
Bir olay veya durum karşısında kendimizi başkasının yerine koyma durumuna empati deniyor.Bunu yapmak içinde o duygu içine girmek ve bunu karşımızdakine hissettirmek gerekiyor.
Örneğin: Lina kuzeni Deniz'e karşı biraz tavırlıydı.Genelde oyuncaklarını ve eşyalarını paylaşan bir çocuk olmasına rağmen Deniz söz konusu olduğunda panter kesiliyor ve asla bir şeyini paylaşmıyordu.Deniz'in bu durumda ne hissettiğini anlattım.Hatta küçükken bana da bir arkadaşımın böyle davrandığını ve ne kadar mutsuz olduğumu paylaştım ama o bunu anlamak istemiyordu.Ta ki aynı duruma kendi başına gelene kalana kadar.
Ondan yaşça küçük bir arkadaşı ile güzel güzel oynadıktan sonra bir süre sonra işler değişti.Arkadaşı oyuncağını paylaşmak istemedi ve Lina o oyuncakla oynarken çok keyif aldığı için elinden alınınca son derece mutsuz oldu.
Eve dönerken "Anne ben de o oyuncakla oynamak istiyordum,bana vermediğinde çok mutsuz oldum,alıp eve götürmeyecektim ki,sadece oynayacaktım." dedi.Ben tam da o duygusu yoğunken ona empati yapması için yardımcı oldum:
Linacığım biri seninle bir şeyini paylaşmadığında ne kadar üzücü oluyor değil mi? Herkes oyuncaklarının hepsini paylaşmak zorunda değildir ama paylaşırken bir anda elinden alması ne kötü oldu ! Oysa sen eve götürmeyip sadece oynayacaktın.Biraz düşün bakalım senin de böyle davrandığın birileri var mı ? dedim. Doğrudan söylemek yerine ona kendisini başkasının yerine koyması ve hissettiklerini anlaması için fırsat verdim.Bir süre düşündü ve "Anne kim o?"
diye sordu.Biraz daha düşün dedim.Gün bitti biz akşam yemeği yedik ve Lina yanıma geldi."Anne ben buldum,ben de Deniz'e öyle yapıyorum değil mi? O da mı benim gibi mutsuz mu oluyor?" dedi.Ben de aynen öyle olduğunu eğer isterse paylaşmak istemediği bir iki oyuncağını saklayıp diğerlerini paylaşmasının çok keyfili olacağını anlattım.Bir sonraki kuzen buluşmasında biz yerimizden hiç kalkmadık ve onlar güzelce oynadı.
Peki bazen empati yaptık bunu yaparken aynalamadan faydalandık ama çocuk bir türlü anlamıyor.O zaman ne yapacağız..
Motive Etmek:
Bazen işler beklediğimiz gibi olmaz; onu anlarız,anladığımızı belli ederiz,o duyguyu yaşadığında başkasının yerine kendisini koymasını sağlarız ama o hala aynı şeyi yapar.Peki o zaman ne yapacağız? Yapması gereken duygu konusunda onu motive edeceğiz.
Örneğin: Lina oyuncaklarını hiç toplamazdı ben de sürekli yerde bir şeylerin üzerine basmaktan nefret ederdim.Bir kaç kez evin dağınık olmasından rahatsız oldu ve ayağını lego parçası ile acıttı.Ona benimde çocukken oyuncak toplamayı sevmediğimi ya da toplamadığımız zaman neler olduğunu anlattım ama nafile, her şey ortaya dökülüyor ve toplamak bize kalıyordu.
Örneğin Bir gün anneannesi ile oyuncakları toplamışlar.Eve geldiğimde bana toplu salonu gösterdi."Bak anne sana bir sürprizim var!" dedi.Önce ne olduğunu anlamadım annem evi toplamış sandım.Sonra "Anne baksana bütün oyuncaklarımı kaldırdım evimiz tertemiz oldu." dedi.O an ona, Lina bu yaptığın için çok mutlu olmuş olmalısın,oyuncaklarını toplamak seni de rahatlatmıştır.Bak evimiz toplu ve sen rahat hareket edebiliyorsun.Bu beni de çok mutlu etti anneciğim istersen şimdi odan da oyuncaklarını dökelim ve oyun oynayalım dedim.O gece oyuncakları döktük ve Lina oynadıktan sonra bana "Anne gel kaçmak yok birlikte toplayacağız." dedi.Ondan sonraki her oyuncak toplama seansında "Hadi bakalım şampiyon oyuncakları toplayacağız, bakalım kim daha çok basket atacak oyuncak kutusuna,evet sen harikasın süper attın,en hızlı sen topladın." diyerek onu motive ettim.
Olaya ilk tepki verirken "Topladığın için çok mutlu olmalısın." demekteki sebebim bunu dış odaklı bir şekilde değil kendi mutluluğu ve düzeni için yaptığını bilmesiydi.Yaptığı zaman ya da yaparken ki sözlerim ise onu motive edip toplama sürecinden keyif almasını sağlamaktı.Övgü ile motivasyon arasındaki ince çizgi bu işte..Çocuk övgüyü başkalarından güzel sözler duymak için yapar ve uzun vadede bu pek de sağlıklı değildir ,davranışın kötüleşmesine sebep olur.Motivasyon ise "Evet bunu kendin için yaptın ve yaparken çok eğlendik,bak artık süper oldu." demektir.Uzun vadede çocuğun kendi yaptığı şeyden çok daha mutlu hissetmesine yardımcı olduğu için davranışı iyileştirici bir duygudur.Annem mutlu olsun diye değil ben mutlu oldum ve bunu yaparken eğlendim diye oda toplamak dışa değil kendine odaklanmaktır sağlıklı olan.
Gülmek:
İnsan bedenine ve ruhuna en iyi gelen eylem olarak tanımlanan gülme çocuk yetiştirme konusunda da kilit.
Örneğin: Bazen işten eve çok yorgun geliyorum ve Lina sofraya oturduğumuzda oyun oynamak istiyor,Yemeklerden bir çeşit yediği için "Anne hadi oynayalım." diyor. Sabretmesi gerektiğini yemeğimin devam ettiğini anlatıyorum ama anlamıyor.Bir kaç kez onu gıdıklıyorum ya da bir tur yakalamaca oynuyoruz o zaman yarım saat daha beklemek için tahammüllü oluyor.Sonuçta ne demiştik onları anlamak lazım, çok küçükler ve özelikle çalışıyorsak bizim ilgimizi hasretle bekliyorlar.
Bir de dışarıda iken birden patlayan gök gürültüsü sayesinde gök gürültüsü fobimiz olmuştu, onu da gök gürültüsü olduğu zaman camı açıp,eksi yüklü buluta böööööö yapıp,onu korkutarak, o bizden korksun diyerek ve peşine kahkaha atarak atlattık.
Biraz uzun oldu ama özetle:Çocuğu anlamak,kendimizi onun yerine koymak ya da yeri geldiğinde azıcık cıvıtmak,döküp saçmasına izin vermek;bazen de sabırlı olamayacaksak o ortamdan uzaklaşmak,hiç bir şey yapamıyorsak sarılmak ona bağırmaktan ya da sinir harbi içinde sürekli sabırlı olmak zorunda hissetmekten çok daha kolay.
Nede güzel anlatmışsın canım yaa... farkında olmasamda yazdıklarının arasında uyguladıklarım varmış.. cok şükür... gerçekten yaş olaraak büyüyorlar gibi görünselerde cocuk olduklarını bazen unutabiliyoruz.hayat telaşından olsa gerek...
YanıtlaSil