Ozgur Bolat Ovgu yerine Taniklik et geri bildirimde bulun

Hepimizin çocukluk dönemi farklı, kimimiz çocuk odaklı bir ailede yetiştik kimimiz ebeveyn odaklı..Misal bizim ailemiz çocuk odaklı bir aileydi,düşüncelerimize isteklerimize önem verilir bir yetişkin gibi bizim de fikrimiz alınırdı ama bazı ailelerde böyle değil.Birçok ailede olası durumlara ebeveynin karar verdiği çocuğun zamanı gelince bunlara karışması gerektiği gibi bir algı mevcut.

Biz ebeveyn olarak Lina'nın kararlarına saygı duyuyoruz,onun da birçok şeyde fikrini alıyoruz..Çünkü o da fikirlerine değer verilmesi gereken bir birey..Çocuklar bir çok şeyi çok iyi çözümlüyorlar,onların hayatında şekillenen bir çok şey bizim yansımalarımız..Onların fikirlerini alarak bile ileride daha özgüvenli bireyler olmalarına katkıda bulunuyoruz..

Yaşadığımız şu hayatta şüphesiz ki en değerli varlıklarımız evlatlarımız,onların yaptığı şeyler bizim için çok değerli.Resim defterine sıradan bir çubuk bile çizse  "Sen harikasın,süper olmuş,aslan kızım/oğlum benim!" diyerek onları motive etmeye çalışan,yaptıklarına sadece ve sadece iyi niyetimizden fazlası ile anlamlar yükleyen bizleriz.

Peki sadece motivasyon uğruna yaptığımız bu övgüler çocuğumuza nasıl mesaj veriyor.Biz onlara nasıl sinyaller gönderiyoruz?

Özgür Bolat burada şunu izah etti.Çocuklarınızın yanında konuştuklarınız,onlara karşı gösterdiğiniz davranışlarınızın hepsi ama hepsi çocuğa bir mesaj olarak gider.Siz çocuğun duyacağı bir şekilde "Falancanın çocuğu sınavdan 100 almış,ay nasıl güzel iyi huylu bir çocuk." derseniz ; çocuğunuza "Sen iyi not alırsan benim gözümde güzel ve iyi huylu çocuk olabilirsin." mesajı verirsiniz.

Çocukların küçük yaşlarda tek kabul görme şekli SEVGİDİR.Onları başkaları ile kıyaslamak yerine ya da sürekli övmek yerine sadece sevip,yaşamlarına ve yaptıklarına ortak olalım..


Peki biz ne yapıyoruz ?  

Aşağıdaki cümleler hepimize tanıdık gelecek.

Aferin! Çok güzel olmuş.
Aferin,benim güzel kızıma.
Aferin! Ali çok çalıştı.
Bak ne güzel yaptın!

Peki nasıl olmalı?

Öğretmenim,nasıl olmuş?
Çok güzel olmuş kızım

yerine ,

Öğretmenim,nasıl olmuş?

Farklı renkler kullanmışsın.
Bütün sayfayı doldurmuşsun.

gibi


Ayşe bu sınava çok çalıştı 
yerine 

Ayşe bir haftadır odasında bu sınava çalıştı.


Çok sözcüğü övgüdür , odasında çalıştı demek tanıklıktır.Çok dersek çocuğu yorumlamış kontrolü ele almış oluruz ama odasında çalıştı dersen ona tanıklık edip ne yaptığına dair yorum yapmayarak kontrolü çocuğumuza vermiş oluruz.Daha fazla açacak olursak:

Övgü bağımlılık yaratır ve kontrolü karşı tarafa verir,bu açıdan tehlikelidir.

Ne demek bu? Çocuklarımızı sürekli övdüğümüzde onlarda "onay" ihtiyacı yaratıyoruz.Çocuk övüldüğü sürece yaptığı hiçbir şeyde karar mekanizması olamıyor ve sürekli onaylanmak istiyor.Özgür Bolat övgü konusuna şöyle örnekler verdi.

Bir öğretmen öğrencileri yazın kitap okusun diye tatile çıkarken  "Kütüphaneden kitap alıp okuyan herkese tatil dönüşü 100 vereceğim." demiş.Kendince iyi niyetli bir şekilde çocukları kitap okumaya sevk etmiş fakat sonrasında gözlemlemiş ki çocuklar kütüphanedeki en ince kitapları almışlar ve sadece not için kitap okumuşlar.


Övgü neden zararlıdır ?

"E bunlar bizim gözümüzün kökü bir tanecik bebeklerimiz biz bunları hiç mi şımartmayacağız hiç mi övmeyeceğiz ?" diyebilirsiniz.İşte kilit nokta burası..


Övgü  işi sıradanlaştırır.

Çocuğun yaptığı en basit işe bile övgüler yağdırmak çocukta gelişimi köreltiyor en basit işi bile övülen çocuk daha iyisini yapmak için çaba harcamayı bırakıyor.




Övgü yerine;tanıklık et,geri bildirimde bulun!

Özgür Bolat der ki : Çocuklarımızın mutlu çocuklar olarak yetişmesini istiyorsak onları övmek yerine onlara tanıklık edelim.Onları sadece kendi oldukları için sevelim; bir resmi daha iyi yapıyor diye değil ya da sınıfta birince oldu diye değil.Eğer onların yaptıklarını başarıya bağlarsak onları başarılı oldukları zaman övüp diğer zamanlarda kızarsak,sonunda mutsuz ve başarısız bireylerle karşılaşırız.

Özgür Bolat anlatıyor: 

Bir arkadaşımın çocuğu vardı onlara gittiğim zaman çok mutlu oluyormuş.Çocuk neden mutlu oluyor biliyor musunuz? Çünkü ben ona sorular soruyorum.Bana yaptığı bir resmi getirdiğinde "Aaa burada mavileri kullanmışsın! Bu kısımda ne çizmek istedin? Bana anlat." diye başlayıp anlattığı şeylere karşı ben de ona bir çok soru sorup onun yaptığı şeye tanıklık ediyorum.

Tanıdığı birinin oğlu bşir takımda oynuyor ve koçlarının sürekli onu motive etmek adına "Harikasın! Mükemmelsin! " gibi şeyler söylüyor, hatta hata yapsa bile bu şekilde ona yaklaşıyor ve sonrasında çocuk kendi özgüvenini kaybedip " Ben ne yapıyorum böyle?" diyerek takımı bırakıyor.Çünkü bir süre sonra doğru ile yanlış ayırt edemez hale geliyor.


Övgü gereksiz stres ve gereksiz kaygı yaratır!

Bu olay ünlü koç John Wooden 'ın davranışı ile bire bir zıt..John Wooden UCLA takımını üst üste 8 kez şampiyon yapıyor ve takımı üst üste aldığı galibiyetler ile dünya rekoru kırmış bir takım.Wooden'in sırrı üzerinde yapılan ve saatler süren bir araştırmaya göre şu:Yaptığı tüm söylemlerin sadece %6 'sı övgü,geri kalanlarının hepsi geri bildirim..Oyuncusunu gereksiz yüreklendirmeden ya da hata yaptı diye yermeden sadece onun anına tanıklık edip yanlış olanın doğrusu gösteriyor ve oyuncularının doğrusuna çalışması konusunda teşvik etmiş oluyor.Ne övüyor ne yeriyor sadece tanıklık ediyor.

Özgür Bolat'a "Çocuklarımızı hiç övmeyecek miyiz?" diye sorduk:

Dış dünyada ve eğitim sisteminde bu konuda ciddi boşluklar var çocuklarımız anaokulundan itibaren yaptığı bir resmi öğretmenine gösterip onun "Harika olmuş!" demesini bekliyor çünkü bununla büyümüş.Bu düzeni tümden değiştiremiyorsak da çocuklarımızın minimum etkilenmesini sağlamak bizim yaklaşımlarımızda yatıyor. Evde başka çocukları övmeden çocuğumuzun yapabildiklerine tanıklık edip yanlışlarında geri bildirimde bulunarak onları mutlu çocuklar haline getirebiliriz.Bunun yanında onlar bizim evlatlarımız, arada ve dozunda övgüyü hak ediyorlar.

Buna kendimce örnek verirsem Lina ile boğuşup,sarılıp oynadığımızda beni sımsıkı sarılıp öptüğünde "Dünya'da beni en harika öpen kişi sensin." diyorum onun beni öpMesini övüyorum bundan da kimseye zarar gelmez değil mi...


Bir sonraki yazı ödül ve ceza 

Özgür Bolat Yazıları