İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm abdest alan bir adam görmştü: "İsraf etme! İsraf etme!" buyurdular."
Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, abdest almakta olan Sa'd'a uğramıştı: "Bu israf da ne?" buyurdular. Sa'd: "Abdestte dahi israf olur mu?" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Evet! cevabını verdi, akan bir nehir üzerinde olsan bile!"


   


 Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın (WWF) iklim değişikliğinde farkındalık oluşturmak için her yıl mart ayının son cumartesi günü saat 20:30 ve 21:30 ışık kapama eylemi var.Hatta bu eylem 2010 yılında dünya çapında yürütülen en büyük kampanya oldu.Dünya Doğayı Koruma Vakfı Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak şunları söyledi , "Doğal kaynaklar üzerinde yarattığımız baskı yani ekolojik ayak izimiz gezegenimizin biyolojik kapasitesinin % 50 sini aştı.Bu durum çağımızın en büyük sorunu olan iklim değişikliğini doğruyor.Bu şekilde devam edersek tüketimimizi karşılamak için 2030 yılında 2, 2050 yılında ise 2,8 kat daha fazla gezegene ihtiyacımız olacak.Dünya saati uygulaması ile bu yıl katılımcılardan ışıklarını bir saat kapatmanın yanında gezegenimizdeki yaşamın sürekliliği için günlük hayatta alabilecekleri önlemleri de düşünmelerini istiyoruz."

    Miniklerimize iyi bir gelecek güzel bir dünya bırakabilmek adına bu eyleme hepinizi davet ediyor küresel ısınma konusunda alacağımız bir kaç minik örnekle yazımı sonlandırıyorum.




  • Enerji dostu ampuller kullanılmalı
  • Televizyonlarımız bekleme konumunda bırakılmamalı
  • Klima yerine vantilatör kullanılmalı
  • Diş fırçalama,bulaşık yıkama ve tıraş esnasında sularımız açık bırakılmamalı
  • Toplu taşıma araçları kullanılmalı
  • Alışverişlerimizde plastik poşet kullanılmamalı
  • Plastik ve cam eşyalar ilgili atık kutularına konmalı
  • Bilgisayar bekleme konumda tutulmamalı


Şimdiiiiiiii şapkayı çıkarıp önüme koyarsam ben bunların bir çoğunu yapamıyorum,elimden geldiği kadar dikkat etmeye çalışıyorum ama olmuyor.Yani sanki dişlerimi fırçalarken su akmayınca olmuyormuş gibi yada şaldur şuldur su akmadan elde bulaşık yıkanamazmış gibi yani deniyorum ama olmuyor.

Bu yazımı tarihe not düşüyorum "Minik kızım ileride göreceğin bir Van Gölü yada bir Manavgat şelalesi olmazsa bunda anneninde payı var :((...."






     Linoşum an itibari ile sen 16 aylık oldun ve senin bu gıda alerjisi durumun beni çok zorlamaya başladı.Ne yedirsem ne versem diye kendimi yedim en sonunda delireceğim.Süt ve süt ürünleri ile yumurtaya alerjin var peki ben sana kahvaltıda ne yedireceğim?..Zeytin,peynir,reçel,domates gibi besinlerden illallah demiş durumdasın zaten küçük bir gurme olman vesilesi ile de seçiciliğin had safhada..O kadar zor ki bu alerji olayı çeken bilir çocuğuna bir çubuk kraker bile verememek, bir bisküvi için ağlayışlarına şahit olmak öyle kötüdür ki.

Oysa ben hep hayal etmiştim sana mini mini renkli kekler yapmayı,değişik kurabiyeler pişirmeyi anne kız mutfağa girip bisküvi yapacaktık..

Olsun..... Rabbim neylerse güzel eyler ,demek ki varmış bunda da bir hayır....










Sebze çorbası deyip geçmemek lazım her sebze karıştırıldığında lezzetli bir çorba oluşmayabiliyor.İşte size karıştırıldığında güzel bir lezzet harmanı olan sebzeler topluluğundan ilk tarifim.




Malzemeler :
Brokoli
Kereviz
Kırmızı biber (taze)
Havuç
Patates
Sarımsak
Domates (yazdan hazırlanmış varsa )
İnce Bulgur
Et suyu ( ev yapımı )


Yapılışı:


     Tüm sebzeleri minik minik doğrayıp tencereye alıyoruz üzerine domatesimizi ve sarımsağı da ekliyoruz.Daha sonra içine evde yaptığımız et suyu tabletlerinden atıyoruz üzerini geçecek kadar su ile pişiriyoruz.Pişmeye yakın içine bir miktar (1,5 çorba kaşığı kadar ) ince bulgur katıyoruz.


Not:Bebeğiniz yada çocuğunuz çorba içinde ekmek sevmiyorsa ince bulguru biraz daha fazla atıp ekmek doğramadan yedirebilirsiniz.Sebzelerin miktarı yok çünkü bebeğim için yaptığımdan az az koyuyorum.


Afiyet olsun.










       Miniğim alerji doktorun 3 ay bekleyelim ilacın etkisine bir bakalım demişti ama bir haftadır artık durumun iyice ciddileşti K.B.B. uzmanı Dr. Erkan Bey'de olan kontrol randevumuzun zamanı da geliyordu babanla düşündük taşındık bir karar verdik madem 3 doktor ameliyat olman gerektiğini söylüyordu;evet,biz seni ameliyat ettirecektik.Alerji doktorunda kendi tedavisini uygulayacaktı ve iki taraflı bir tedavi sayesinde sen daha da iyi olacaktın.

     9 Şubat 2012 tarihinde Dr. Erkan Bey'de randevun vardı,bir gün öncesinde aradık eğer durum elveriyorsa ameliyat olabilecek miydin diye sorduk ön hazırlıklar için bilgi aldık.Seni en az 6 saat açlıkla hastaneye götürmemiz gerekiyordu.

    Sabah erkenden kalktık,sen açtın,ilk defa iştahsızlığın işe yaramıştı,meme emmekte istemedin .Dr Erkan Bey seni muayene etti ve ameliyat için bize yatış verdi.Bu arada sürekli enfekte olan bademciğinin de alınması yönünde karar verildi.Odamıza çıktık ve ameliyat için seni almaya gelmelerini bekledik.

   Odamızda damar yolunu açtılar,sakinleştirici bir şurup verdiler,yavaş yavaş gözlerin kaymaya hafif hafif kendine hakim olamamaya başladın..Seni hep öptüm kokladım yaşayacağımız yarım saatlik bir ameliyattı ama yinede bir şey olur,narkoz ağır gelir diye,seni geri alamam diye nasıl korkuyordum anlatamam.Bu korku sadece benim gözlerimden okunmuyordu babanda o derece korkuyordu ama belli etmemeye çalışıyordu.Derken ameliyat saati geldi ve sana ameliyat elbiseni giydirdiler seni kucağımda ameliyathaneye çıkardım.

   Kapıda seni bir amca aldı kucağımdan,ayıktın ama ağlamadın,sadece baktın bana öyle donuk,korkak ama sessiz,bense bedenime sinmiş kokunu çektim son kez içime,birden sonsuza dek alıyorlarmış gibi geldi seni koynumdan....Hiç ağlamadın miniğim,bu yüreğime bir nebze olsa su serpti,doğduğunda da çok güçlü bir bebektin ameliyata girerkende.Saat:14:16

14:20 tik tak tik tak................................
14:30 tik tak tik tak................................
14:40 tik tak tik tak................................
..........
..........
..........
..........
15:00
15:10

   artık dakikaları sayamaz olmuştum,hani yarım saatte bitecekti,hani hemen bitecekti?..Neden bitmedi,bir aksilik mi vardı derken gözümü diktiğim asansörün göstergesi 8. katta durdu içimden dedim ameliyathaneden kuzumu getiriyorlar.Ameliyathanemize asansörden direk girildiği için onun kapısının önünde bekleyebileceğim bir yer yoktu,seni hiç tanımadığım insanların kucağına teslim etmiş ve aman orada nasıl davranacaklar diye düşünmemeye çalışarak bir saati geride bırakmıştım.Çocuk doktoru Afşin Bey yanımdan geçtiği her anda "ağlammaaaaaa" diyordu ama ben yapamıyordum..

     15:18 sonunda çıkmıştın bebeğim,asansörün kapısı açıldı ve senin ağlama sesini duydum kalın bir sesle ağlıyordun dudaklarının kenarları yırtılmıştı ve ağzında burnunda kanlar vardı,temizlemişlerdi ama sızıntılar devam ediyordu.Bir süre kanla birlikte narkoz kustun, narkozu atana kadar hep ağladın bir babana,bir bana,bir dedene,bir anneannene gitmek istedin öyleeeee gezdin durdun kucaktan kucağa ağzına hiçbirşey sürmüyordun,açtın hemde çok aç...

    Hemşire ablamız sana zorla bir şeyler yedirmezsek bir süre sonra iyileşemeyeceğini ve boğazına bir lokma bir şeyler sokmamız gerektiğini söyledi.İlk gelen gıdan kayısı kompostosunu yiyememiştin ,bizde sana mama yaptık, rahat yutkunamıyordun,memeyi ve biberonu reddediyordun sonunda şırınga ile beslenmeni sağladık gerçektende mama gırtlağından geçmeye başladığında çok ağladın ,çok yalvardın ,gözyaşlarının içinde sen ağladıkça ben ağladım ama zamanla yutmaya,yutkunmaya başladın.Bir süre sonrada sana meme vermeyi denedim akşam saat 22:12 de aç kaldığın 18 saat 12 dakikadan sonra nihayet meme emmiştin,ben gözyaşlarımı tutamıyor ve sürekli şükrediyordum.

    O gece hastane yatağında sen 4-5 kere uyanarak sabahladın bense o yatakta seni rahatsız etmeyeyim diye yanlamasına yattım ve her yerim tutuldu ama 15 aylık ömründe ilk defa ağzın kapalı uyuduğunu görmek tüm sıkıntılarımı unutturdu,ameliyat daha ilk saatlerden mucizesini göstermişti.Babacıkta yanımızda refakatçi yatağında sabahladı..

     Ertesi sabah hayatından memnun bir şekilde uyandın,mutluydun,yavaş yavaş keyfin yerine geldi,ameliyat olduğundan beri defalarca yanımıza gelen doktorun yanımıza son kez geldi son kontrollerini yaptı ve biz halanın evine doğru yola koyulduk.

     Melek halanın evi hastaneye yakın diye 3-4 gün orada kalmaya karar verdik kuzenlerin Eymen ve İmran ile mutlu bir 3-4 gün geçirdin ama benim yaşadıklarımı üzerimden atmam,kendimi toparlamam uzun zaman aldı.

    Sen ise bebekliğinin verdiği durmadan yenilenen taze zihnin ile geniz etin olmadan yeni bademciksiz ve  rahat yaşayacağın hayatına çabuk adapte oldun.



İç ses: Rabbim yavrumu sağlıklı ve sıhhatli bir şekilde bana bağışladığın için sana binlerce kez şükürler olsun.Elhamdülillah.....


ameliyat öncesi

ameliyata gitmeden biraz önce

ameliyattan çıkınca sakinleştiğin bir an













__Merve hanım kızınızın ameliyat olması gerekiyor ilaçla düzelme olmadı hastalık daha ileriye gidiyor alerjik durum söz konusu buda durumu daha da ağırlaştırıyor.


      Doktordan bu sözler eşliğinde çıkmıştık,geniz etini aldırdığımız da acaba bütün sıkıntıların bitebilir miydi yoksa sorunun kaynağı sadece alerji miydi? Bu soruları düşünmekten kafamızı çatlatacağımıza seni kaptığımız gibi gittik bir alerji uzmanına..(Nilay teyzenin tavsiyesi ile )

     3 Şubat 2012 alerji doktorun Dr. Ahmet Hasanzade 'nin muayenehanesindeyiz.Bakalım bize ameliyat konusunda ve alerji konusunda neler söyleyecek.

      Doktorumuzdan çok memnun kalmıştık,doktor amca bizden hemen bir alerji testi istedi bunun için yeni kanda bakma yöntemi kullanılacaktı.Hemen gidip labaratuvara kan verdik,bunun yanında diğer kan testlerimizde yapılacaktı.Ayrıca geniz eti filmi için bir görüntüleme merkezinde grafi çektirdik bakalım geniz etimizin durumu neymiş diye doktor amcan görmek istemişti.

      Kontrol randevumuzdan sonra edindiğimiz bilgiler şu şekildeydi:


  • Kızım senin kan değerlerin gayet iyiydi.
  • Grafine bakılırsa geniz etin çok büyüktü ve nefes yolunu tamamen kapamış durumdaydı.
  • Alerjik bir bünyen vardı.
  • Ve esas BOMBA...........Süt ve süt ürünleri,yumurta beyazı,yumurta sarısı,yer fıstığı ve köpek epiteline alerjin varmış.GÖZÜMÜZ AYDIN (!)  EEEE ne demişler ANNELER BİLİR,ANNELER HİSSEDER. (bkz. 14. Ayımız)

        Alerjin için 1,5 ay boyunca ilaç kullanacağız ve doktorun ameliyat işini 3 ay erteledi.


       Seni daha önce babanın ve benim bünyesinde çalıştığımız bir sağlık grubunun özel hastanesine götürmüştük orada Dr. Erkan Uygur ile görüştük Erkan Beyde senin ameliyat olman gerektiğini alerjin olsun olmasın ameliyatın şart olduğunu söylemişti.Şimdi biz ona alerji doktorunun ameliyatı ertelediğini nasıl söyleyecektik.

      Günler günleri kovaladı zaten gelişme kaybın olmuştu boyun uzuyordu ama kilo alamıyordun,nefes alamadığın için uykuların delik deşikti,2011 temmuz ayından beri bu şikayetlerinin hafif hafif başladığını düşünürsek kaybettiğimiz bir 7 ay vardı.Üç doktor ameliyat olman gerektiğini söylüyordu, alerji uzmanı belki alerji tedavisiyle düzelme ihtimali olabilir bekleyelim hemde çocuk biraz büyümüş olur diyordu.Zira senin ameliyatın 3 yaşından önceki çocuklarda yapılmıyormuş sebebi ise büyüme hormonu 0-3 yaş arası çok hızlı çalıştığı için geniz eti alınsa bile büyüme ihtimali çok fazla oluyormuş ama senin uyku apnen ( uykude nefes tutma ) olduğu için bu hastalığın başlı başına uykuda ölüm sebebi olması durumundan ameliyatı olman gerekiyormuş.

        Önceleri bekleyelim belki alerjidendir geçer,seni boşu boşuna ameliyat masasına yatırmayalım dedik ammaaaaa kendimizi o beklediğimiz bir hafta boyunca çektiğin nefes alamama işkencesinden sonra Dr. Erkan Beyin odasında bulduk......

                                                                                    Devamı diğer başlıkta........





       Miniğim artık 14 aylık oldun,ama geride bıraktığımız ayı sanırım sen hiç hatırlamayacaksın bense hatırlamak istemiyorum bile..

     Sürekli doktorlarla geçen bir aydı bu ay,sen gece nefes alamaz kendinden geçer bir halde uyumak için çırpındın durdun.Uykunda nefesini tutuyor nefes almaya  sanki canından canın alınıyor gibi geri dönüyordun.Geceleri nefesin birden kesilir geri nefes alamazsın diye hep nöbet tutuyor sabah olduğunda seni anneannene teslim edip ben uykuya geçiyordum.Gittiğimiz bir sürü uzman profesör çocuk doktoru ne olduğunu anlamıyordu.

     Ben çoğu kes senin alerjin olabileceğinden şüpheleniyordum,çünkü evde yaptığım yoğurdu yediğin gecelerde nefes alman daha da zorlaşıyor ve peşinden bir nezle ile hemen hastalığa dalış yapıyordun.

   Bir keresinde de Pınar'ın hazır devam sütünü deneyelim dedik,denemez olaydık,aman Allah'ım !! sana bu sütü içirir içirmez hemen tıkandın,nefes alamaz hale geldin ama bu mübalağa değil yani resmen nefes alamıyordun.

     Baktık bu böyle olmayacak seni doğrudan bir k.b.b uzmanına götürdük hatta bir değil 3 uzmana götürdük.İki kameralı inceleme bir normal muayene sonucunda öğrendik ki senin yetişkin bir insanın büyümüş geniz eti boyutunda geniz etin mevcut,doktor amcalar alerjininde olabileceğini söylediler ama alerji olsun olmasın bu geniz etinin akibeti ameliyat,önce bir ilaç deneyelim ama sonunda ameliyat şart gibi gözüküyor dediler.Hatta uykuda nefes tutmaların,iştahsızlığın,kilo alamaman,uyku düzeninin kayması hepsi ama hepsini bu geniz eti yapabilirmiş.Hatta müdahale edilmezse çok ciddi gelişim sorunlarına yol açabilecek bir olguymuş.

     Aldık ilacı eczaneden geldik evimize ama babanda bende şaşkındık,alerji uzmanın gitmek istiyorduk ama 3 yaşından önce alerji testi doğru veri vermez dediler.Bizde önce sen bir ilacını iç belki ameliyat olmazsın inşallah diye dua etmeye başladık.

    Ben ne kadar bir yanım ameliyat olmanı istemese de bunun kaçınılmaz son olduğunu hissediyordum.Ne yapalım,ne edelim diye çok düşündük, kendi kendimize sana süt ve süt ürünlerini vermemeye başladık ama ya alerjin yoksa ya sana boşu boşuna gıda rejimi uyguluyorsak,ya altında başka bir şey varsa diye düşünmediğimiz bir an bile yoktu.Bir doktora daha gitsek kafamız karışır diye korkuyorduk.Tabi bu dönemde senin cerrahi gerekliliğinin olursa diye doktor arayışına girmiştik bile.

    Etrafımızda ki bir çok kişi k.b.b uzmanlarının dediğini bir yapın ona göre gerekirse alerji uzmanına da gidersiniz dedi.Bizde basiretimiz bağlanmış gibi bekleyip durduk.

   Bazen annene böyle oluyor miniğim yaşadığı son 3 yıllık sağlık sorunlarından sonra bazı şeyleri erteledikçe erteliyor,biliyor aslında başına geleceği o sebepten duymak istemiyor,çünkü sen her hasta olduğunda o bin kere hasta oluyor.Bedeni iflas ediyor gücü tükeniyor ve pes etmemek için yine yeniden bir sayfa açıyor....Çünkü anne olmak işte böyle bir şey hiç yılmadan mücadele etmek o iyi olsun diye kendinden vermek.....










       Bir kanser hastası olarak şu tomografi cihazlarından,röntgen çektirmekten,cep telefonundan ve modemlerden ayrıca alışveriş merkezlerinde ki x ray cihazlarından nefret eder oldum,hepsi birer zamane gerekliliği bunu bende biliyorum ama özellikle röntgen çektiriken "şutla" lafını duyunca "amanın geldi radyasyonlar yandık" diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

       Birde geçen gün aklıma şu geldi,benim o pamuk gibi annem hiç unutmam bundan 3-4 yıl önce bizim sitenin arkasına baz istasyonu yapılacak diye mahalle teyzeleriyle toplanıp "baz istasyonu istemiyoruz diye" Türkiye'nin en büyük operatör şirketine kafa tutmuşlar yürüyüşler düzenlemişler ve baz istasyonunun kurulumun engelleyerek eylemlerini amacına da ulaştırmışlardı..

Peki ya evlerimizin durumu?

   Malum sibernetik çağ hepimizin evinde bir değil birden çok bilgisayar ve türevleri var,bunları rahat kullanabilmek içinde modemlerimiz mevcut hemde en tehlikelisinden,kablosuzundan.

Örneğin: Kablosuz modem bulunan yerler 1,5-2 yaşında olan çocukların ve hamilelerin bulunmaması gerekiyor,yapılan araştırmalar sonucunda yüksek gerilim hatları arttıkça lösemi hastalığında artışların olduğunu tespit edilmiş ve çocuk çağı kanserlerinin bir çoğunda da bu artış gözlemlenmekte.


Radyasyondan korunmak veya az etkilenmek için neler yapabiliriz?


  • Binalar trafolardan en az 100 m. uzak olmalı.
  • Televizyondan en az bir metre uzakta oturulmalı.
  • Lcd ekran bilgisayar tercih edilmeli
  • Çocuk odalarında tv ve bilgisayar bulundurulmamalı.
  • 16 Yaşın altındaki çocuklara cep telefonu kullandırılmamalı.
  • Telsiz ev telefonları ve kablosuz modemler yatak odası dışına konmalı
  • Cep telefonları kulaklıkla kullanılmalı.


Tabi ki hayatımızdan zamane gerekliliklerini çıkaramayız ama en azından dikkat ederek sağlığımızın altında bulunduğu tehdidi azaltabiliriz


Bol sağlıklı günler dileğiyle....



         

   Ek gıdaya geçtikten sonra anladım ki sen öyle çok yemek aşıklısı bir bebek değilsin ve öyle bir çocuk asla olmayacaksın bu sebeple o dönemlerde araştırmalar yapıyordum acaba ben yanlış bir şey mi yapıyorum diye.Öncelikle Bir kitap okudum ve kararlarım değişti kendimde olan hataları keşfettim kitabım buydu,çocuğu yiyen yemeyen her anneye tavsiye ediyorum.



Sonraları araştırırken bir yazıya rastladım tamda senin iştahsızlığının tavan yaptığı 13. ayımızda edindiğim bu bilgileri hazır bu ayımızın özetini daha yeni yazmışken paylaşayım dedim.



1.Yemek Seçen Çocuklar:

Bazı lezzetleri,koyu kıvamlı yada daha sulu şeyleri yemeyi reddedip zorlamaya asla gelmezler direnç gösterdiğinizde de aşırı tepki gösterirler.

Ne yapmalı:

Bu tarz çocukları asla zorlamamak gerekirmiş,sadece yanında yiyerek örnek olmak ama asla ağzını sıkıp,burnunu sıkıp zorla yedirmemek gerekirmiş çünkü:zorlandığında daha da çok tepki veriyorlar ve yemeyi komple reddedebiliyorlar

2.İştahsız ve hareketli çocuklar:

Yemek yemek konusuna karşı ilgisizdirler,bir şey vermesem aç gezecek dedikleri tür çocuklar bu sınıfa girer,az porsiyonlarla kolay doyarlar.

Ne yapmalı:

Sofrada keyifli vakit geçirebileceğiniz anlar yaratın,yemek için eğlenceli de olsa bir disiplin oluşmuş olsun.

3.İştahsız zannedilen normal beslenen çocuklar:

Bu grup çocuklar aslında normal düzeyde yerler ama anneleri onların hep aç gezdiğini düşünür.

Ne yapmalı:

Bu grup çocukların değilde ebeveynlerinin yapacağı bazı şeyler var oda biraz rahat olup çcocuğu kendi haline bırakmak ve gelişiminde bir sorun yoksa çocuğu sıkmamaları.


4.Yemek yemekten korkan çocuk:

Bu çocuk grubu beslenmeye karşı şiddetle direnç gösterir,ağızlarını açmayı reddederler yemek yememek için ellerinden gelen karşı koyma mevcuttur.

Ne Yapmalı:

Sistematik duyarsızlaştırma yöntemi bu gibi durumlarda işe yarar yani çocuğu korktuğu olgu ile belirli aralıklar karşı karşıya getirerek ondan korkulmaması gerektiği anlatılır.Zorlamadan sabırla üzerine eğilince geçecek bir durumdur.

5.Herhangi bir hastalığa bağlı iştahsızlık:

Bazı çocukların iştahsızlıklarının temelinde bir hastalık yatabilir,bir çok çocuk hastalığı iştahsızlığı da beraberinde getirebildiği gibi,iştahsızlık ciddi hastalıkların öncesi sinyal veren bir olguda olabilir.

Ne Yapmalı:

Doktora danışmalı,çocuğun iştahsızlığının bir anne kaprisi olmadığı ve durumun altında olabilecek bir şeyden şüphelenildiğinin önemle belirtilmesi ve çeşitli tahlil ve tetkiklerle durumun araştırılması gerekir.

6.İştahsız ve içine kapanık bir çocuk

Bu gibi çocukların iştahsızlıklarının altında anne-baba ayrılığı,evde huzursuzluk,yeterince ilgi görememe gibi durumlar yatar.

Ne Yapmalı:

Bu tarz durumlarda ebeveyn çocuk ilişkinin detaylı bir şekilde ele alınması ve gerekirse bir uzmandan yardım alınması gerekmektedir.

kaynak:İdentification and Management of Feeding Difficulties 




Bu arada hepsini yaptık denedik olamadı yine yemiyor yine yemiyor dediğinizi duyar gibiyim.Bazısı yemiyor işte bunu da böyle kabullenmek lazım benden size tavsiye a dostlar.



Bazen yemek yaparken Linoş asla izin vermiyor,ne yapacağım ne edeceğim derken mama sandalyesi aklıma geliyor ammmaaaa miniğim sıkılıyor onun üzerinde de,ilk defa aldım onu tezgahın üzerine," sen burada mama pişir,ben de sana mama pişireyim" dedim.Kendisi bu ara ziyadesiyle mama pişirir durumda,tek görevi bu gibi elinde bir kaşık bir kase karıştırıp duruyor.Sonrada bana uzatıp nam nam yaptırana kadar bekliyor.Keşke gerçekte de yese..










Bu arada küçük bir not bu resim çekildikten 10 dk. sonra o kase kırıldı.Benim yıkadığım kaseyi görünce onu yere atıp bendekini istedi ve sonuç kaçınılmaz oldu...Atttiiiiii deyiverip fırlattı yere...

    Miniğim bu ay sen huzursuz geceler yaşadın,sen mutsuz oldukça annende seni mutlu edebilmek için bol bol gezdirdi.Yani anlayacağın leyleği havada gördük bu ay.Ben seni dışarı çıkarmak safari parka götürmekten çok zevk alıyorum,sende oradaki oyuncaklara binmekten.


Bu oyun alanında diğer çocuklar öyle hoyrat oynuyor ki sen hep böyle bakakalıyorsun

Vecihiiiiiiiii Geliyorrrrr

Anne ben bu atlıkarıncayı hiç sevmedim başım dönüyor benim buna binince




Çok yoruldum ANNEEE

Buda Şerife teyzenin evinde yeni yıl günü.


     İşte 13. ayımız böyle geldi geçti miniğim gezdik gezdik durduk ne yapalım evde durunca annen boğuluyor..Sana karşı çaresiz kalmaktansa bir parça mutluluk için oradan oraya koşturuyor.





      Ben ilkokuldayken, annem  her doğum günü olan arkadaşıma kitap hediye alıyor diye çok utanırdım."Anne, herkes güzel şeyler alıyor, biz neden güzel bir şeyler almıyoruz" derdim.
Annemde her zaman,"kızım kitaptan daha güzel hediye olur mu,bak oku sende seveceksin" derdi,hemde hiç bıkıp usanmadan.

     Şimdi anlıyorum ki annem ne kadar doğru söylüyormuş kitap okumak çok güzel bir alışkanlık ,şimdi bende minik kızım bu alışkanlığı edinsin diye ona kitaplar alıyorum.

     Aslına bakarsanız çocuk gördüğünü yapıyor,bizleri rol model alıyor diyorlar ya,çok doğru.Ben kitap okurken Lina hep eline alıp okurmuş gibi yapardı bende baktım ilgisini çekiyor ona bol bol kitap aldım.Şimdi kitapları çalıştık bitirdik sıra yeni kitaplarda.Tabi önceleri diş kaşıyıcı olarak kullanılmadı desem,yalan olur ama olsun kızım yeter ki okuyan, bilen biri olsun.

Ne demiş:Ovidius 
YETİŞEN ZEKALARI KİTAPLARLA BESLEMEYEN ULUSLAR YIKILMAYA MAHKUMDUR.


Bunlar şu an okuyup baktığımız kitaplar




Bunlarda bazı kitaplardan kalanlar.



Not:Bu minik kitapları ben D&R lardan alıyorum tavsiye ederim.





     Ben bazen sana bakınca daaalııppp gidiyorum biliyor musun? İnanamamak değilde,varlığına nasıl şükredeceğimi bilemiyorum o an.Önce uzun uzun yüzünü seyrediyorum,sonra diyorum mevlam ne güzel yaratmış minik minik sevimli ellerini.Kokunu içime saatlerce çekesim var.Doymadım hala, her anında yanında olasım var.

     Uykusuz geceler başladı miniğim,sen yanı başımda kıvranıp duruyorsun,nefes alamıyorsun, kimi zaman nefesini tutuyorsun.Rabbim bir nefese muhtaç etme yavrumu diyesim geldiği her an korkuyorum isyan etmekten.Hemen şükrediyorum halimize.

    Ne zaman ki bana bir nefes için,bir damla uyku için çaresizce bakıyorsun işte o zaman ben ölüyorum.Yetemiyorum sana,elimden bir şey gelmiyor,ne yapsam nereye gitsem diye boş boş dolanıyorum ortalıkta.Düşüyorum kara kuyulara çıkmak için direndikçe daha da dibe vuruyorum.

  Babanda telaşta,kıyamıyoruz o haline,nasıl dayanalım,sen her attığında kendini bir lokma nefes için oradan oraya,benim nefesim onun olsun yarab diyebiliyoruz sadece.

   Çaresizce doktorlara koşuyoruz her seferinde,ben biliyordum bebeğim alerji diyordum hep.Neden derler "anneler hissedermiş" diye,hissetmiştim bende...

   Geceler boyunca ağzın açık uyumaların,hırlamaların geliyor peşinden..Durum daha da kötüleşiyor,sen uykusuz ben uykusuz,sürünüyoruz..

  O uyuduğu zaman sende uyu diyorlar bana,canımın yarısı kıvranırken ben nasıl dalayım uykuya.Sen tıkandığında benim göğsüme bir yumru iniyor,içim daralıyor birden,nefesim kesiliyor,hiçbir şey yapamıyorum sen o haldeyken .Ya nefesi kesilirse yine ya geri alamazsa diye düşünüp anneannenle,babanla nöbetleşe bekliyoruz başında her gece.

    Geçecek anneciğim,sana söz veriyorum geçecek bunlar,annen ve baban elinden geleni yapacak sen iyi ol diye...Zira bir nefesin için canını vermeye hazır beklerken,bu halde bırakmaz seni bilirsin sende.Dayan bebeğim sen nelere dayandın kollarımdan aldıklarında daha iki saatlikken...Yakında güzel günler gelecek ANNEN SANA SÖZ VERİYOR....





Ay daha yürümedi mi?

Yaşını karşılayamadı demek.

Kız sen hala yürümedin mi?

Hala emekliyor mu bu kız?

Ellerinden tutup yürütüyor musun?


 Sorarım size acaba elinden tutup yürütülmedi diye yürüyemeyen bir çocuk var mı? Yok.Demek ki neymiş yürüyecek çocuk her halükarda yürürmüş.Benim kızım tam anlamıyla bir yaşını 15 gün geçince yürüdü.Tıp literatüründe göre normal yürüme dönemi 12-18 aylık dönem arasıdır fakat 9 aylık yürüyen çocuk olduğu gibi 18 aylık yürüyen ve tamamen sağlıklı olan bebeklerde vardır ama bizim bu halk literatürüne göre Lina geç bile kaldı..O zaman ilan edelim bilmiş teyzelere..

Sevde Lina yürüyor.....

Not:Şu yaşını karşılamak lafına sinir olduğumu da ayrıca belirtmek isterim....



    Ben erken teşhis bir kanser hastası olarak tesadüfen gittiğim bir muayene sayesinde şu an bu satırları yazıyorum.

Sevgili dostlar, farkındalığınız bir kez daha artsın diye bu mesajı yayınlamak istedim.Lütfen en az senede bir kere jinekolojik muayenelerinizi yaptırın.Zira fark edildiğinde iş işten geçmiş olabiliyor.

Buda beni kanserden kurtaran sevgili doktorum Op. Dr. Gökmen İyigün.


Videosunu izlemek için resme bir tık lütfen.




Sizlere "Muzur Bekçi" hanımdan iyi haftalar.Pazartesi sendromu yaşayanlar sizi bir nebze güldürebilirsem ne mutlu bana..

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR OLSUN
   
Kızım sana bir lakap buldum,cilveloş'un dışında tabi ki.Böyle benim arkamı döndüğüm ve fırsat bulduğun her anda bir muzurluk peşinde olduğun için,muzurluk yapmak amacıyla pusuda beklediğin için senin adın "Muzur Bekçi" artık.




Bak nasılda kaşla göz arasında almışsın hemen ağzına vücut sütünü.




Hehhh kapağını da açmışsın 




Yüzünede bulamışsın,ohhh ellerine sağlık.



Üstünü başını değiştirdik ama o suratınla birde gülüyorsun dimi.
Maşallah..
Annen yerrrr..

Utanmaz rezilll seni..





    Miniğim 5,5 ay önce doğum gününü kutladık çok güzel geçti.Yalova'da bir tane İstanbul'da bir tane doğum günü partin oldu..

    Menümüzde börekler,sakallı poğaça,kısır,havuç şeklinde patates,Birsen'in mutfağından mayonezli sebzeli salata vs bir çok değişik ikram vardı.Hepsi ama hepsi çok güzeldi.Misafirlerimiz de sana güzel hediyeler getirdiler eksik olmasınlar..Tatlı böcüğüm Yeni Yaşın kutlu olsun.

   Şimdi doğum günü partini resimlerle anlatalım bakalım annecik senin için ne yapmış.



      Bu pastanın yapımında emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.Misket Pasta Hakan Bey harika bir insan telefondan bile içtenliği geçiveriyor bir anda size.Pastamız Yalova İstanbul arası hiç bozulmadan tazeliğini kaybetmeden geldi hatta bir gece dolapta kaldı ve tadı mükemmeldi malzeme bol kepçe konmuş her şeyi süperdi...

Bunun dışında kızıma yaptığım süslü kürdanları koyduğum mini pastamız ve kanepelerimiz vardı






Bu pastamızda İstanbul'da ki doğum günümüze ait....

    Süslemelerimizi de göstermek isterdim ama konuklarımızdan kapalı olan ve o an başını açanlar olduğu için ekleyemiyorum.





:))))))

    Bu bloggerlık zor işmiş vesselam ben detaylarını okuya okuya öğreniyorum,yapmak isteyipte yapamadıklarımda var tabi ama ilk heyecanla kurduğum halim beni yormaya başlamıştı mavi fon pembe yazı biraz değiştireyim dedim bakem nolcek?

   Şeker hamuru süslemeli kurabiyelerim için bayağı bir araştırma yaptım,ilk defa yapacağım için sudan çıkmış balık gibi yazılan anlatılan her yazıyı,her bloğu okudum,yapmak istediğim modelleri belirledim,o modeller için gerekli malzemelerin neler olduğunu da fermo'daki görevliler sayesinde öğrendim.Sorularımı tek tek ve sabırla yanıtladığı için teşekkürler.

   Yapımını bilmediğim için fermoda bulunan bir çok profesyonel malzeme arasında kayboldum kaldım,sonrasında hepsinin ne işe yaradığını öğrendim ve bana gerekli olanları alıp,alışverişimi tamamlayıp evin yolunu tuttum.

   Şeker hamuru hazırlamak açıkçası işime gelmedi ,hazırları gayet güzel ve leziz ,o sebepten sadece kurabiyelerimi kendim yaptım, bunun içinde Dr Oetker 'in tatlı kurabiye toz karışımı biçilmiş kaftan..

   Sonrasında kapalı çarşıdan kurabiyeleri koyacağım şeffaf poşetleri,kurabiyelere saplayacağım tahta çubukları ve süslemek için şifon organze kurdela aldım.

  Yapmak istediğim şekilleri önceden belirlediğim için ona göre kalıp almıştım,başladım işe koyulmaya.Sağ olsun kayınvaldeciğim yardım etti,geceden kurabiyelerimizi hazırladık sabahta küçük asistanım Suennur eşliğinde ilk hamurumu merdaneyle buluşturdum.

    Bu işin püf noktalarından biri hamuru özel merdane ile açmak bu merdana yağlı bir dokuya sahip,bir çok yerde şeker hamurunu açarken nişasta kullanırsak masaya yapışmaz diyor ama renkli hamurlarda nişasta beyaz beyaz leke yapıyor bunun yerine yağlı kağıt üzerinde açabilirsiniz.
 
    Kalıp olarak paslanmaz çelik olanları tercih ederseniz isabetli bir karar vermiş olursunuz yok eğer ben plastik kalıp kullanacağım diyorsanız tavsiye etmem.Neden derseniz;çelik kalıpların bir tarafı keskin oluyor bu sayede hamuru pürüzsüz bir şekilde kesiyorsunuz plastik kalıp kullanıldığında hamur rahat kesilmiyor yada ben beceremedim.
 
     Daha sonrasında kestiğimiz şeker hamurunu ballı su yada şekerli su sürdüğümüz kurabiyemizin üzerine yapıştırıyoruz.Bir şey sürmediğimizde kurabiye şeker hamurundan ayrılabiliyor.

   Eğer açtığımız hamur desenli olsun istiyorsak onun ayrı bir merdanesi var onunla hamuru açınca direk desen hamura çıkıyor.

    Kurabiyelerinize çubuk geçirmek isterseniz de aman dikkat şeker hamurunu kurabiyeye yapıştırırken çok bastırmayın kurabiye çubuğun olduğu bölümden kırılabiliyor.

   Kurabiyeler üzerine isim yazmak için çeşitli aparatlar var ben en basit olanından aldım,bir harf tablası var birde minik minik harfler,tablaya istediğiniz kelimeyi yazıp hamura bastırınca işlem tamam.

   Şeker hamuru süslemeli kurabiye yaparken süsleme konusu el maharetine bağlı olduğu gibi hazır satılan süsleme malzemelerini edinme sayısına da bağlı,ekipman ne kadar zenginse elde edilebilecek kurabiye o kadar güzel olabiliyor ama dediğim gibi maharet en baştaki gereklilik.Minik kalpler,minik çiçekler var birde silikon kalıplar var,kurabiyelerin üzerine bu kalıplardan küçük objeler hazırlayıp yapıştırabiliyorsunuz.Bunun yanı sıra yenilebilir bir çok sim,pul,incide mevcut tabi ki...

  Benim ilk denemem,bebeğimin yanımda ve 4 çocukla birlikte oldu elimden de ancak bu kadar geldi ama diğer denemelerimde daha iyiydim..


İşte bu ilk yaptıklarım Yalova'daki doğum günümüz için

ilk denemem
   Bunlarda ikinci denemem İstanbul'daki doğum günümüz için yaptıklarım.


Bu ikinci deneme



   Daha sonrada ağabeyimin oğlu Deniz için yaptım kutusunu da alıp tülle kendim süsledim bu diğerlerinden daha güzel oldu sanki.







Bu konuda aklıma gelen olursa ekleme yaparım şimdilik bu kadar.Sevgiler.




     Doğum günleri şenliktir,güzelliktir,heyecandır hele ki evlat içinse hele ki "ilkse" tarif edilmez bir duygu karışımdır.

    Bu sebeptendir ki içimde değişik bir telaş var her şeyin çok güzel olmasını istiyorum babanın ailesi Yalova'da olduğu için oradaki evimizde bir doğum günü,İstanbul'da ki evimizde bir doğum günü kutlayacağız bu durumu da herkese duyurmak için ilk başta davetiye hazırlamalıyız diye düşündüm ve kendim işe koyuldum.El emeği olsun istedim ki ayrı bir anlam daha yüklensin.

Davetiye yapmak için malzemelerimiz

  • İstediğimiz renkte içi beyaz dışı renkli olan karton
  • Süslemek için yapay çiçek tohumu
  • Süslemek için şifon organze kurdela
  • Üzerine yapıştırmak için renkli stickerlar
  • Delgeç
  • Kalem

Davetiye yapılış

Aldığımız kartonları istediğimiz şekilde kesiyoruz ve ikiye katlıyoruz.Ben kalp şehri tercih ettim.




    Sonrasında istediğimiz bir yerine stickerımızı yapıştırıyoruz diğer tarafına da delik açıp süslerimiz takıyoruz.Tabi unutmadan içine de güzel bir davet notu yazıyoruz.

      İşte davetiyelerimizin bitmiş hali,pek süper olmadı aslında daha güzel olabilirdi ama şeker hamuru süslü kurabiyelerimizi kendim yapacağım için tüm enerjimi onlara verdim.














Hayatımda aynı anda "HERŞEY’’ olmayı başarabilen tek varlığa…


                                                                                                          Sevde Lina’ya….

                                              
    
    Bloğumuz senden önceki biz ve senden sonra yaşayacaklarımızı anlatan bir defter…Sayfaları seninle güzelleşeceği için sen doğmadan başlamak istemedim..Öyle istiyordum ki her anımızı yazabileceğim bir bloğumuz olmasını, adını ne koysam diye düşündüğüm anları toplasak sanırım saatler olur.Zamanın hızla geçmesiyle ancak zaman bulabildim miniğim.1 yaşına girdiğin bu günlerde bloğumuzu kurdum.  

     30 kasım 2011   18:05   hayatıma anlam kılan en değerli tarih üzerinden tam 1 yıl geçti…Yaşadığım tüm korkuların içinde sana sahip olabildiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum.Sen benim kokusuna doyamadığım bir tanecik meleğimsin.Seni o kadar çok seviyorum ki uyuduğun uzun öğlen uykularında bile özlüyorum .Koskoca bir yılın ardından şimdi karşımda ayakta duruyorsun.Deniz gözlerine dolu dolu gözlerle bakarak şunu diyebilirim:sen benim her şeyimsin.Geride kalan ve daha sonraki günlerde detaylarıyla yazacağım anlar bana öyle çok şey öğretti ki  ve daha kim bilir neler öğretecek:

Annelik,

Mücadele etmekmiş: Sana sahip olabilmek için hastalığımla boğuşmak.
Merak Etmekmiş:  Acaba, kız mı? Ekek mi ?Nasıl olacak ,kimse benzeyecek diye.
Endişeymiş: Karnımdayken bile sağlığın iyimi diye delirdiğim anlar.
Sabretmekmiş: Beklediğim aylar ve haftalar oldu sana kavuşmak için.
Tanımlanamayanmış:Seni kucağıma aldığım ilk anın tarifsizliği.
Özlemekmiş:Hiç bıkmadan uykumda bile.
Uykusuzlukmuş:Uyumadığın gecelerde yaşanan.
Çaresizlikmiş: Ateşlendiğinde ,gözlerimin içine yalvarırcasına baktığında yaşadığım.
Tuhaflıkmış:İlk kestiğim tırnaklarından bu yana bütün kesilen tırnaklarını saklamak.
Çıldırmakmış:İlk dişin çıktığında zıplayıp durmak.
Mutlulukmuş:Gözlerimin içinden okunan.
Çılgınlıkmış:İçimde bir tümör olduğunu bile bile sana kavuşma arzusu ile hayata meydan okumak.


   Ve daha bir çok duygu aklıma gelmeyen,seninle yaşadığım ve seninle yaşamaya inşallah devam edeceğim.

     Miniğim,deniz gözlüm,BAL YANAKLIM yavrummm,canımmm İYİKİ DOĞDUN,İYİKİ DOĞURMUŞUM SENİ…

Miniğim sen artık ayaklarda minik minik dolaşmalar peşindesin ve ben gün geçtikçe sana aşık oluyorum.

Bu ayın başında Yalova'da ki evimizdeydik,gezdik tozduk sen çok eğlendin devamlı bahçedeydik Suennur ve Ezgi ablanla ve minik Ayşe ile çamurcuk oynamaktan da çok zevk aldın.




11.09.2011 de de Duygu ve Miray teyzenle Capacity'e gittik.Sen orada oyun alanlarında ki aletlere binmeyi çok seviyorsun aşkım bu sebeple seninle bol bol atlı karıncaya biniyoruz.

03.11.2011 de annenin facede ki grubundan arkadaşı Çiğdem teyzenin oğlu Doruk Efe ile buluştun.Mutlu bir akşamdı.

Kızım sen bizim sitenin salıncağına bayağı alıştın Allahtan hemen arka bahçemizde de öğlen uykundan önce seni hava alman için çıkarabiliyorum birde şu top oynayan koca ağabeylerin olmazsa.



Son zamanlarda ki durumun bu:Yalova İstanbul arası mekik dokuyoruz sen mutlu mutlu hayatına devam ediyorsun yalnız bu aralar uykunda hırlama ve ağzın açık uyuma çıkardın birde süt alerjin olduğundan şüpheleniyorum çünkü yoğurt yediğin zaman burnun akıyor ve o geceler daha çok hırlıyorsun.İnşallah öyle bir şeyin yoktur.


Bu aradaaaaaaaaaaaaa doğum günü menüsü için düşünmeceler başladı çok heyecanlıyım..




     Hiç unutmuyorum orta okuldaydım.(Kızım bu yazıyı ileride okursan eğer o zamanlar ki eğitim sisteminde 5 yıl ilk okul sonra 3 yıl orta okul sonrada 3 yıl lise vardı,şimdi çorba ettiler artık senin zamanında da güveçte türlü gibi olur herhalde) Yakın arkadaşım Duygulara gitmiştik annemle,biz evde sıkılınca parka çıktık,her çocuk gibi bizde en çok salıncağı seviyorduk ve sıra beklemek zorundaydık.Bir anda tek salıncak boşaldı ve Duygu ile ben koşmaya başladık sonrası flu,düştüm,bir acı ağrı ve çığlıklarım......

   Kolumda öyle bir ağrı vardı ki anlatamam, anneciğimin yanına koştum,ağlayamıyordum bile,hemen en yakın hastanenin aciline gittik,ortopedi doktoru ameliyatta olduğu için 10 dakika bekledik ama ben kendimden geçecektim.Sonrası tabi ki alçı ve tek kolla yaşadığım zor günler..

  İnsan bir uzvundan ayrıldığı zaman anlıyor kıymetini.Bir gün vücudunuzda bir yerinizi keseceğiz,neresi olsun deseler,verebileceğimiz bir yanıt var mı?Yok.İnsanın engelli doğması engelleri aşamayacağı anlamına gelmiyor,engeller insanın zihninde başlıyor çünkü ama engelli kişilere hayatı kolaylaştırmak bizlerin elinde.Ülkemizde maalesef körler için yapılan çok az düzenleme var,konuşan kitap uygulaması daha yeni yeni başladı,kaldırımlarda tekerlekli sandalye ile gezebilmek söz konusu bile değil keza ben bebek arabası ile gezerken bile zorlanıyorum,işitme engelliler içinde bir sürü sıkıntı yaratacak durum söz konusu sağ olsun Okan Bayülgen Kraliyet ailesinde artık işitme engelliler için işaret dili ile anlatım için düğmeye bastı.Bu gibi duyarlı olayların daha çok gündeme getirilmesi dileğiyle konumu başlığımdaki MAVİ KAPAK olayına bağlayayım..

Nedir bu mavi kapak meselesi?

   Kampanya Ege Üniversitesi Diş Hekimliği tarafından düzenleniyor,amacı sadece engelli vatandaşlara destek olmak,kampanya çıkar amacı güden bazı oluşumlar tarafından kötüye kullanılabiliyor o yüzden gerçek irtibat adresleri http://www.facebook.com/Kapaktoplama,https://twitter.com/#!/kapakbiriktir bunlar.

Kampanya nasıl kaynak sağlanıyor?

Kampanyanın amacı şu:geri dönüşüm olan plastik kapaklar toplanıyor geri dönüşüm tesislerine satılıyor ve karşılığında alınan bedeller  ile sağlık kurulu tarafından raporu olan engelli vatandaşlara tekerlekli sandalye temin ediliyor.

Topladığım mavi kapakları nereye göndereceğim?

Ptt Kargo ile anlaşma yapılmış, 301017592 ptt müşteri numarasına tek paket ile 30 kg kadar olan kapaklar ¨5 ( 5 TL) 'ye kargolanabiliyor.




Detay Bilgi içi resmi site :http://www.kapaktoplama.com/index.html

Not:Yeni bir karara göre sadece mavi değil başka renk plastik kapaklarda toplanıyor.Örneğin resimde gördüğünüz gibi mama kapaklarını da saklamayı unutmayalım



MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.